49. bölüm

Maziden gelen sır. (+18) (+21) 2525 words 2024-07-23 05:49:36

          ((Nişandan bir gün sonra))

Selim, Pazartesi öğlene doğru emniyete gelmiş, yüzü sirke satıyordu.

Alp, arkasından seslendiği hâlde duymamış, söylene söylene odasına gidince Alp'te merak edip peşinden odasına gelmişti.

Selim, odaya girip kapıyı sertçe itince kapı Alp'e vuracakken eli ile engel oldu, "Hop, hop! Yavaş, ne oluyor? Elimi kırıyordun lan!" dedi

Selim, Alp'in espiri yada dün ile ilgili bir şeyler söyleyeceğini düşünerek, "Alp, moralim bozuk abicim, sonra!" dedi "çık" der gibi

Alp, bir süredir mesafeli oluşlarının da katkısı olduğunu bildiği için, "Anlatmak istemiyorsan giderim." dedi. "Artık ben kimim ki, ben gideyim de Doğan'ı çağırayım!"

Selim, ne kadar ciddi olduğunu göstermek için, "Alp, karı gibi trip mi atıyorsun, Hayırdır? Savcıyla çok takılma, bak seni de kendine benzetmiş." dedi

Alp bu sefer de tehdide baş vurmuştu. "Anlatıyor musun, Doğan'ı arayayım mı?"

Selim, hâlinin müsebbibi o olduğu için tehdidine boyun eğip, "Arama... hele o puştu hiç arama..." Dedi ve daha çok bağırarak. "Başıma ne geliyorsa onun yüzünden geliyor... Bir kız buldum, lan sevdik sevmedik, bana dedi bekle üstüne gitme, uzaktan takip et... Üç ay uzaktan uzağa takip ederek sevdim. Tam, "aha" dedim, kız mesaj attı başlayacağız, kodumun kurşununu yedik, kendime gelmişim, kızcağız da iyi güzel bekliyor, bir hafta geçti yok...

Bi öğrendim beyimiz kızı pert etmiş. Hadi pert ettin, düzelttiğini söyle değil mi? Yook!.. yetmezmiş gibi gitti en yakın arkadaşını öptü... O kızı öptü kaç ay yine görüşemedim, sonra tam barıştım iyiyiz baldızları da halletmişim, iyi hoş derken, polis gecesi kızı yine öptü... Yav kızı ne zaman öpse biz kötü olduk...

En sonunda da geçen sene bi şaka yapayım dedim, senin çay bahçesine geldiğin gün, bunlar tartışmış kodumun huysuzu kıza karı gibi trip atmış onun da ceremesini ben çektim... Nurseli de tutturdu "Onlar barışmazsa ben de barışmam" diye, ne yapayım abi sen söyle!"

"Vay şerefsiz, beni kıskandı haa?.. Sorarım ben ona... Bende, evlilik stresi zannettim görüyor musun?.. Nurseli de Zeynep'ten ayrılsın mı istiyor?"

"Aynen, Zeynep'e de yazık, annemden biliyorum abi, bir ömür mutsuz olacaklar, Doğan, sevmiyor aklı hala Hilde de. Daha dün yine yalvardı ya!"

"Hilde mi inatlık yapıyor?"

"Evet!.. koduumun uyuzunun sevdiği kız da kendi gibi gururlu, inatçı çıktı. Tencere kapak, o yüzden olamıyorlar, ne yapacağım. Hadi sen söyle şimdi?.."

"Sana yardım edeceğim ama biraz bekle, şimdi bir şey yaparsan ikisi de inanmazlar, Nurseli ile barışmak için yapıyorsun zannederler, yanılıyor muyum? Bana biraz süre ver halledeceğiz. Tamam mı?"

Selim'in gözlerinin içi gülerek, "Harbi mi lan, bak oğluma adını veririm!" deyince Alp kızar gibi, "Vermeyecek miydin ki?" dedi

Selim, bu işin kendisi için ne kadar önemli olduğunu gösterir gibi, "İkinciye de veririm, hatta üçüncüye de veririm." demişti.

Alp gülerek, "Saçmalama lan!.. Ama biraz sabret, Doğan'da üç ay sabretmişsin, bende en fazla iki ay sabredersin anlaştık mı?" deyince Selim Nurseli konusunda ne kadar sabırlı olduğunu göstererek, "Tamam söz, Nurseli dönsün iki ayda, iki yılda beklerim, sorun değil." dedi.

"İyi o zaman, işine bak ama sakın Doğan'a bulaşma, benden haber bekle."

"Sendeyim abi, sen ne dersen o!"

"Ben gidiyorum hadi kolay gelsin."

Selim, gülümseyip, "Sağol, sanada." diyerek sandalyesine yaslandı...

... Alp, düşüne düşüne ofise geldi. Peşinden komiser Bora gelip, "Komiserim, kuyumcudaki hırsızlık ile ilgili üç gözaltı var, ne yapalım?" diye sorunca, "Birini sen al, birini Emre'ye ver diğerini de bana getir.

"Tamam komiserim."

Bora, elinde dosyası, yanında şüpheli ile odaya geldi.

Alp, Boran'ın bıraktığı dosyaya bakarak, "Evet, otur bakalım Engin. Neden burada olduğunu biliyorsun herhalde, Telefonun hırsızlık yapılan yerde bulunmuş." deyince "Ben o tarihte telefonumu kaybettim, birkaç güne bulurum diye önemsemedim, sonra da tekrar hat aldım. Onu kullanmaya başladım, telefonumu çalan kişi orada düşürmüş olabilir." diyerek kendini savundu.

"Hadi ya, cidden mi?.. Bana o gün ne yaptığını nerede olduğunu ispatlayamazsan seni mahkemeye gönderirim bu savunma ile de hakim sana inanmaz."

Engin, biraz düşündükten sonra, "Bakın, ben o gün kız arkadaşımlaydım. Restoranda yemek yedikten sonra midesi bulanınca benim eve gittik. Birkaç saat evde kaldık, sonra da kendini iyi hissedince evine bıraktım." deyince Alp, sevinerek, "E tamam öyleyse işin kolay, ismini ver kız arkadaşın doğru derse serbestsin." deyince Engin kabul etmedi.

"Komiserim, bu ifademle onu burada şahitliğe çağıramam, ailesine ve abisine ayıp edemem. Haberleri yok."

"Gizli getirtirim sen söyle."

"Olmaz söyleyemem!"

"İyi o zaman günah benden gitti, gider hırsızlıktan yatarsın, siciline işler onlar da kızı sana vermez."

"Onlar nasıl biri olduğumu bilir, böyle bir şey yapacağımı düşünmez."

"O zaman eve attığına da bir şey demezler."

"Atmak tabirini kullanmak istemiyorum ama ona da güvenirler. Ben kız arkadaşımı ailesine mahcup etmek istemiyorum."

"O gün başka ne oldu?"

"Bir gün önce denize gitmişler, orada üşütmüş galiba, eve geldik, kustu. Biraz toparlanana kadar da yattı, bende o yatarken eczaneden ilaç aldım içti. Kendini iyi hissedincede evine bıraktım. Neredeyse tüm gün birlikteydik."

"Şimdi son defa soruyorum, kızın ismini veriyor musun?"

"Hayır amirim, vermiyorum."

Kapı çalınca, Alp, "Gel!.." dedi...

Selim, kapıdan, "Alp, bir şey söyleyecektim!.." diye girerken Engin'i gördü, şaşırarak, "Engin?!" dedi

Engin, belli etmeden, "Abi!" dedi

"Hayırdır?"

Alp, bi Engin'e bi Selim'e bakıyordu.

"Önemli bir şey yok abi, telefonum çalındı da onu bildirmeye geldim."

"Öyle mi?.. Tamam işin bitince odama gel!"

"İnşallah abi."

Alp, "Sen otur bakalım Engin efendi, geliyorum şimdi!" diyerek Selim'i tutup dışarıya çıkardı. Kapıyı kapatıp içeriyi işaret ederek, "Engin'i tanıyor musun?" dedi

"Evet bizim köylü, annemin yani."

"Kim peki akraba falan mı ?"

"Iııı! Şey..."

"Oğlum, aklın başında mı? Bir boş boğazlık ettim hâlâ güvenmiyorsun bana, Elif'i arayıp ona mı sorayım."

"Aileler görüşüyor, olacak gibi."

"Sen bu çocuğa kefil olur musun peki?"

"Ne oldu ki?"

"Bi olay yerinde telefonunu bulduk, 'Kız arkadaşımla birlikteydim ama ismini vermem' diyor."

"Vay âdiler, görüşüyorlar demek!.. Ben de şüpheleniyordum zaten. Süründür, 72 saat beklet sonra da sal gitsin. Doğru söylüyordur. İfadesi ne? Ne zaman buluşmuşlar?"

"Elif'e bir şey yapmazsın değil mi?"

"Saçmalama be! ben bir kıza bi kere zarar verdim ömrüm gitti. Bir daha aynı hatayı yapar mıyım?"

"Önce restorana gitmişler bir şeyler yemişler sonra Elif'in midesi bulanmış, evine götürmüş orada kusmuş, 'Biraz yatıp iyi olunca ilaç aldım evine bıraktım, bir gün önce denize gitmişti orada üşütmüş herhalde' diyor."

"Salağa, üşür hasta olursun dedim dinlemedi, doğru söylüyor ama sen ver 72 saati içim rahatlasın azıcık, hem bakalım Elif'in ismini verecek mi?"

"Verirse?"

"Elif'i bir daha rüyasında bile göremez."

Alp, bir şey yokmuş gibi tekrar içeri girdi. "Evet Engin bey nerede kalmıştık. Sen oyuncu musun? Oscarlık performans sergiledin, neredeyse ben bile inanacaktım. Kız Elif mi?"

"Evet dersem ne olur, hayır dersem ne olur."

"Hiçbir şey olmaz, sen şahidim o demedikten sonra buraya getirilmez."

"Evet Elif'ti."

"Eee Engin bey, yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal, senin işin de zor. Bu şekilde seni serbest bırakamam kusura bakma."

"Sorun değil de Elif'e bi haber versem? Burada kalacağım her saat yıllarıma mâl olabilir."

Alp'in izin vermesiyle, Engin Elif'i aradı, gayet sakin bir tavırla hiçbir şey yokmuş gibi konuşup, "hafta sonu müsait olamayabilirim" deyip telefonu kapattı.

"Ne zaman çıkabilirim pekii?"

"Bilemiyorum ki işin zor, eğer kararını değiştirirsen haber ver."

Engin yine kararımdan vazgeçmeyeceğim edasıyla, "Sağlık olsun." dedi.

Alp, Bora'yı çağırıp Engin'i nezarethaneye götürmesini söyledi...

~~~~~~•~~~~~~•~~~~~~•

O gün, okul çıkışı servis Ayşe'yi emniyete getirdi. Elif'te gelmiş emniyetin bahçesinde Ayşe'nin gelmesini bekliyordu. İkisi birlikte Nurseli'yi ziyarete gideceklerdi.

Kapıda buluşup Selim'in yanına giderken, Ayşe, iki polisin Ahmet'i götürdüğünü gördü.

"Onun burada ne işi var ya?" deyip izlemeye başladı.

Elif, "Kimin?" diye sorduktan sonra, Ahmet'e bakarak, "O kim, tanıyor musun?" diye sorunca Ayşe, cevap vermeden peşlerinden gitti...

Ahmet gözaltına alınmıştı. Ayşe arkasından seslendi, "Ahmet, Ahmet'i nezarete götürdüler."

"Ayşe dur bekle."

Ayşe: Ahmet'e, "Ne oldu, neden buradasın?" derken, Ayşe'nin kolundan tutup sakinleştirmeye çalışan Elif: Ahmet'in arkasında Engin'i görünce, "Engin!" diye bağırdı.

Engin ayağa kalkıp, "Elif, senin ne işin var burada?" diye kızar gibi oldu

Polisler kızları çıkartmaya çalıştı.

Elif, koşarak abisinin odasına gitti, Selim yerinde yoktu, polislerden bilgi alıp Alp'in odasına gitti.

Bir hışımla içeri girerek sertçe, "Bizim köyden bi tanıdık burada, neden acaba?" dedi

Alp, neye uğradığını şaşıran bir bakıştan sonra ayağa kalktı, Elif'e bir adım mesafede durdu, "Soygun mahallinde telefonunu bulduk." dedi

"O yapmaz!"

"O da öyle söyledi zaten ama o gün nerede olduğunu ispatlayamadı."

"Neden?.. Ya okuldadır ya da evde!.."

"Evdeymiş, bir kızla birlikte."

"O kız benim."

"Hangi gün diye sormadın bile, ona bu kadar çok mu güveniyorsun."

"Ailemin, namuslarını emanet edeceği kadar güvendiği kişiye, güveneceğim kadar!"

"O gün ne oldu?"

"Midemi üşütmüştüm, evi gittiğimiz yere yakındı. Orada dinlendim."

"Şahitlik edecek misin peki?"

"Edeceğim tâbii! çıksın hemen buradan."

Alp, karşısındaki sandalyeyi gösterip, "Tamam, gel otur şöyle." dedikten sonra Bora'yı arayıp, "Bora, Engin'i buraya getir!" dedi.

Elif ile kendisine çay söyledi. Biraz sonra da Engin geldi, Elif'in karşısına oturdu. Morali bozuk gibi Elif'e bakıyordu.

"Kızma boşuna, abime neden söylemedin?"

"Şahitlik yapmanı istemiyorum."

"Abime soralım?"

"Aynı şey, istemiyorum."

"Tamam anneme soracağım, o daha iyisini bilir."

"Arama bırak iki gün kalıp çıkarım, yapma."

"Ya Of tamam."

Engin, Alp'e dönerek, "Kendisinin söyleyeceği hiçbir şeyi kabul etmiyorum." dedi.

Elif, alkışlarken, "Bravo, daha aileye girmeden bizimkilere benzedin. Aynı abim gibisin, inatçı ne olacak." deyip kolunu bağlayarak geriye yaslandı.

"Elif bu inatlık değil lütfen, abartılacak bir şey değil. Kimseye söyleme."

"Annen duyarsa bana kızmaz mı? Neden çıkartmadın diye?"

"Kızmaz, hatta bana aferin der."

Selim, Elif gibi kapıyı açarak içeri girdi, sinirliydi. Engin'i tutup kaldırdı, yakasından tutup, "Ne yaptın sen?" dedi.

Engin şaşırarak, "Abi anlamadım?" deyince Elif'i kasdederek, "Onun burada ne işi var?" diye sordu şahit yazdırdı zannederek,

Engin bi haber "Bilmiyorum." dedi

Elif: "Abi sakin olur musun?" deyip kolundan tuttu, hem ağlıyor hem de onları ayırmaya çalışıyordu.

Alp, Selim'i ayırıp, "Selim otur, sadece oturuyorduk, bir şey yok. Sen bizim köylü dedin diye getirttim, başka bir şey değil. Otur." dedi

Selim, bu sefer Elif'e dönüp, "Senin ne işin var burada?" dedi

"Ayşe'yi almaya gelmiştim... Bravo abi, onun burada olduğunu bilip söylemediğin gibi bir şeyde yapmıyorsun. Aşk olsun, anneme söyleyeceğim seni, sen görürsün."

zaten morali bozuk olan Selim atarlanarak, "Söylersen söyle bee, benim de anneme söyleyecek şeylerim var." deyip Elif'i tehdit etti.

Elif, ailenin çoğunun istediği şeyi yapıyor olmanın öz güveni ile, "Söyle, annem biliyor zaten. Hatta o yaptı, benim aklımda bile yoktu." dedi

Selim annesine de kızarak, "Ona da soracağım?" dedi

E: "Sor!.. sor abi. Yirmi yıl öncesine git o zaman, o günlerden sor... O zamandan planlanan bir şey, herkes senin gibi plan bozmuyor işte!.."

Selim'in yarasına tuz basmıştı, Selim'in yüzü düşünce söylediğine pişman oldu ama iş işten geçmişti, "Özür dilerim abi, onu kastetmemiştim."

Selim, "Alp, gönder" deyip çıkarken Alp'in arkasından "Tamam kardeşim" dediğini duymadan gitmişti.

Selim odadan çıkınca Alp Engin'e, "Serbestsin." dedi.

Engin, sert sert Elif'e bakıp, "Sana inanmak istiyorum Elif." dedi

Elif, kendini savunarak, "Yemin ederim... Ya, abim şu an bir kızla sevgili, onu kastettim vallahi, ya ben o şeyi söyler miyim hiç." dedi üzgün bir şekilde.

Engin, "İnşallah Elif inşallah, abinle aranı düzeltince ara, annenin sarmasını özledim." deyip odadan çıktı.

Elif, peşine bağırdı ama oralı bile olmayınca, ağlamaya başladı...

Alp yanına gelip, Elif'in başını göğsüne dayadı.

Elif, "Gerçekten Nurseli'yi kastettim gerçekten." diye ağlıyordu

Alp, Elif'i teselli etmek için, "Önemli değil, bir şey demedi ki." deyince Elif, "Sen bilmezsin, onun bu tavrı ayrılmak demek, bir yıldır ilk defa onu böyle kızgın görüyorum." dedi

Alp, gülerek, "Bu kızgın Hâli miydi?" diye sorunca Elif'te gülümseyerek, "Evet, komik biliyorum ama ailesinden gelen gıcıkça bir şey, çok sabırlılar babaları da böyle imiş."

"Şanslısın desene."

"Aptal şansı... ama bir dilime sahip olamıyorum, aptalım ben."

"Düzelir merak etme, hadi abinin yanına git..."

... Elif, utana utana odaya geldi. Doğan, Pınar, Zeynep ve Kadir masada oturuyorlardı.

Yüzleri asıktı, morallerinin bozukluğu her hallerinden belli oluyordu. Arkasından Selim içeri girdi, gözleri nemli, kirpikleri yapışıktı. Belli ki ağlamıştı.

"Abi!" dedi üzgün bir ses tonuyla.

"Sırası değil Elif, çık eve git."

Elif üstelemedi.

"Ayşe, onu da alayım mı?"

Selim, yutkundu, burnunu çekerek, "Hayır, o burada kalacak. Doğan, sen Ayşe'yi al, Pınar sen de annesine git asla ifade değiştirmesinler. Duydunuz mu? Katili bulduk dersin, siz de Ahmet'in ailesine gidin, Ayşe'nin ailesinin evine yaklaştırmayın."

Zeynep, "Komiserim ne yapacağız?" diye sorunca, Selim, "Ne olacak, bu durumda mesleğini düşünen varsa eğer söylesin onu bu dosyadan muaf göstereceğim." deyip Kadir'e döndü. "Kadir, Ahmet'i sorgu odasına al, sonra da kriminalden Okan'ı çağır.

"Emredersiniz komiserim."

Sonra da Elif'e dönüp, "Elif, zor bi sürece girdim, lütfen git." diyerek eve gönderdi...

...Selim, Ahmet'in yanına gidip kameraları kapattırdıktan sonra, görevlilere, "Siz çıkın." dedi.

Gözetmenleri çıkarttıktan sonra kapıyı kilitleyip, sorgu odasına girdi.

Ahmet'in kelepçelerini çıkartıp "Gel" diyerek, kameraları ve kapının kilitli olduğunu gösterdikten sonra odaya götürdü. Kapıyı kapatmadan, "Otur, abini neden öldürdün?" dedi

Ahmet, şaşırmış gibi bakıp, "Ben öldürmedim." deyince "Oğlum görgü tanığı var, senin vurduğunu görmüş... O gün neler oldu bana doğru anlat sana yardım edeyim. En az ceza alman için elimden geleni yaparım."

Ahmet üzgün bir ifadeyle, "Abimi ben mi öldürmüşüm?" dedi.

"Neden Ayşe'nin peşindeydin?"

"Onu seviyordum, evlenmek için."

"Abini neden vurdun peki? O gün ne oldu anlat?"

"Ben bahçedeydim. Ayşe, Ayşe'yi istemeye gidecektik.

Yanıma geldi, 'Ayşe'den uzak dur' dedi, şaşırdım 'abi ne diyorsun sen. Onu seviyorum, evleneceğiz, teyzem de onayladı' dedim. 'Teyzem ne biliyor da onaylıyor' dedi. 'Seni de Ayşe'yi de vururum' deyip bana silah çekti. 'Ayşe üç yıldır benim, bundan sonra da öyle olacak' deyince önce inanmadım, yalan dedim, yalan söylüyorsun.

Üç yıl dedi komiserim üç yıl.

On üç - on dört yaşındaki çocuk." ağlamaya başladı "Ben 18'ini beklerken, o şerefsiz!.."

Selim, kalkıp diğer odadan su ve mendil getirdi.

Ahmet bir yudum su içip devam etti.

"Abi dedim git işine, benimle dalga geçme, bu şeyin şakası olmaz. 'Ne şakası lan bu işin şakası mı olur.' dedi. Ben de, onun bana, 'Sende adam oldun, artık taşı!' diye verdiği silahı çıkarttım. Niyetim korkutmaktı... doğruyu duymak istedim... Beni vazgeçirmek için öyle söylüyor zannettim, elim titriyordu... 'Daha bir silahı tutamıyorsun şeyi mi tutacaksın' dedi... Şimdi seninle vakit kaybedemem, acelem var gidip geleyim sana silah nasıl tutulur gösteririm.' dedi Giderken de, 'Ayşe beni özlemiştir, yanına gidiyorum vakit kaybedemem.' dedi. Silahı indirdim bacağına doğru sıktım, Sendeledi, döndü, 'Ulan!' dedi 'Seni gebertmeyenin' afedersiniz, 'Yedi ceddini s**sinler, sen bittin lan bittin,' deyip eve gitti. Annem bizi camdan görmüş, 'Oğlum hastaneye gidelim, bir şeyin var mı?' falan demiş, 'Anne yok bir şey, sıyırdı.' demiş. Odaya gittim pantolonunu değiştirmiş çıkıyordu. Beni gördü, 'Bunu Ayşe'den uzak tut, ben başka bir şey istemiyorum. Onunla ben evleneceğim.' deyip çıkıp gitti. Annem ağlıyordu, 'Yıllardır vazgeçiremedim ben bu oğlanı, ne yapacağım, Allah'ım kurtar beni. Git de gelme emi, nasıl yapıyorsan yap, senin gibi bir pisliğe veriyorlar mı, gör bak!' deyip arkasından bağırdı. Sonra bana sarıldı, Ne olurdu o da senin gibi olsaydı." dedi. Anne biliyor muydun? dedim. 'Biliyordum' dedi, Neden bir şey yapmadım dedim. 'Ne yapsaydım? elimden bir şey mi geliyor, al vurdun durdu mu? yine ona gitti. O kıza takıntılı yavrum' dedi. Teyzeme söyleseydin dediğimde, 'Aç karnını doyurmak ona daha önemli geldi, Otur bacım dedim, genç kız ne olur ne olmaz, yalnız bırakma. dedim dinlemedi evde çocuklara bakıcı yaptı,' dedi." Çocuk komiserim çocuk!.. Çocuk, çocuğa bakar mı hiç?.. Onlar oyun oynar, evcilik oynar... annem yine bana, "Abin inat eşek, bari sen vazgeç oğlum. O kız sana her baktığında o kötü günleri hatırlar. O sana yâr olmaz.' dedi. Abime de olmaz dedim. Onu alıp gideceğim, abimden çok uzağa götüreceğim, dedim. Evlenecektim ama ona dokunmayacaktım. Sadece abimden uzak tutmaktan başka niyetim yoktu, yemin ederim. Sonra gitti, akşam oldu. Biz doktora gitti zannettik, uyuyamadık. Gece de ölüm haberi geldi, ben hiç kendimi düşünemedim. Ayşe'nin babası zannettim, annem de aynı şekil."

"Peki pantolon?"

"Evde duruyor, annem poşete koydu. Oğlumun son şeyi diye çatıda sandığa koydu."

"Ayşe'yi gerçekten seviyor musun?"

"Evet komiserim."

"O zaman sana söyleyeceklerimi yap, ben de en az cezayla çıkmanı sağlayayım anlaştık mı?.."

Previous Next
You can use your left and right arrow keys to move to last or next episode.
Leave a comment Comment

Waiting for the first comment……

Please to leave a comment.

Leave a comment
0/300
  • Add
  • Table of contents
  • Display options
  • Previous
  • Next

Navigate with selected cookies

Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.

If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.