İnmeye yakın babamı arayıp, muavine de, ne kadar yol kaldığını sorduktan sonra, "Bir saatmiş baba!" dedim
Babam, "Tamam kızım! Sen otogarda in, ben de yetişeceğim İnşallah." deyince
"Baba sen neredesin kii?" dedim
"Annenle bir işimiz vardı. Onu hallettik, dönüyoruz! Belki bir saat geç kalabiliriz.
Haberin olsun! Merak etme!" dedi
Ben, bir saat sonra otogarın girişinde inerken, Otobüsde beş dakika sonra devam etmişti. A planım yan yatmıştı. Kendi kendime sesli şekilde, "Ben polis olsam adam gibi operasyon yapamazmışım haa!" diye düşündüm.
Sonra gülerek, "Sen yapanın operasyonunu bile bozuyorsun kii, sana ne plandan kızım!" diyerek kendimi azarladım.
Bir saat kırk beş dakika sonra babamlar geldi ve annem, beni öyle görünce şok olmuş gibi, "Seliiinn! Ne oldu?" diye çığlık atarak yanıma geldi.
O ismi duyduğum için sinir olsam da belli etmemeye çalışarak, "Önemli bir şey yok, merak etmeyin. İki gün önce okulun bahçesinden inerken ayağımı burktum! Bileğim çıkmış. Doktorlar alçıya aldı. Bir haftaya iyi olur dediler ama ben mecburen bir hafta daha burada alçıyla kalacağım!" dedim b planını devreye sokarak,
Babam, "Niye kızım, buradan hastaneye gider çıkarttırırız!" deyince onlara belli etmeden için için ağlamaya başladım. Bu planda tutmamıştı... İçimden, "Buraya kadarmış kızım!" dedim
Plan be'nin ikinci aşaması da yan yatıp çamura batmıştı. O ân aklıma geçiştirmekten başka bir şey gelmedi.
Alçının çıkmaması lazımdı, yoksa dikişleri görürlerdi. Plan (B)yi doğaçlama devam ettirecektim.
•~~~~•Selim, hastaneden çıkalı bir haftayı geçmişti ve ilk defa Elif'in erkenden hazırladığı kahvaltı masasına oturdu
Sofra, tuzsuz yemek gibiydi, doyuyorlardı ama tadı yoktu. Elif, annesine bakarak, "Anne, bugün arkadaşlar toplaşacaklarmış.
Ben de gidebilir miyim?" dedi
Kaç haftadır perişan olduğu için bu kadar gezmeyi hak ettiğini düşünen Yavuz bey, Selma hanım bir şey söylemeden izni direk verip, "Git kızım! Ben izin veriyorum! Akşam da geç kalırsan Kaan'la buluş, o seni alsın!" dedi
Elif, babasına, "Teşekkür ederim babacığım, gerek yok erken geleceğim inşallah," dedikten sonra, "Ama yola gidenin işini Allah bilir. Telefonun açık olsun!" diyerek Kaan'dan bir yanak aldı.
Annesinin, "Sofrayı ben kaldırırım git." demesi üzerine odasına gidip hazırlanmaya başladı...
...Elif, iki gibi merkeze geldiğinde, Pınar dışarıdaydı. Zeynep'in yanına gidip,
"Ne haber nasılsın?" diye sordu
Zeynep, ayağa kalkıp, sarılırken, "İyidir! Senden?" dedi
Elif, "Aynı işte bildiğin gibi!" dedi tebessüm ederek.
Zeynep: "Selim komiserim nasıl?"
Elif: "Daha iyi, bugün bizimle kahvaltı yaptı!"
Zeynep: "Ooo maşallah! Çok sevindim."
Elif: "Doğan abi buralarda mı acaba?"
Zeynep: "Buralarda, sorgular devam ediyor, o da onlarla meşgul!"
Elif: "Çok uzun sürüyor mu peki?"
Zeynep: "Belli olmuyor canım! Senin iznin ne kadar?"
Elif: "Zamanım var, ben odada bekleyeyim o zaman, çıkınca görürüm!"
Elif, konuşmadan gitmek istemediği için Selim ile Doğan'ın odasında beklemeye başladı... Doğan, kırk beş dakika sonra elinde dosyalarla saydıra saydıra odaya girdi.
*(Odayı boş zannedip söylenirken, Elif'i görünce sövmesini yarım bırakıp öksürmeye başladı.)*
Doğan, Elif'i görünce telaşlanıp, "Elif hayr olsun! Bir şey mi oldu? Abin?" dedi
Elif, ayağa kalkıp, "Yok abim iyi! Ben senden bir şey isteyecektim. Rica, hatta yalvarabilirim de ama biliyorum sen beni yalvartmadan da dediğimi yaparsın? Değil mi? Canım aaaabiiiiimmm!" deyince, Doğan, yağcılığa sinir olan ses tonuyla, "Derdini söyleyecek misin artık!" dedi midesi bulanıyor gibi bakarak.
Elif, Doğan'ın, abilerinin zıddı olduğunu bildiği için direk lafa girerek, "Aaabi benim Nurseli'ye ulaşmam lazım!" dedi
Doğan, şaşırarak, "Abine sorsana, bana neden soruyorsun?" deyince, Elif, hüzünlenerek, "Nurseli abimi terk etti!" dedi
Doğan, burnundan verdiği nefesle karnını şişirerek güldükten sonra, "Yine mi? İyi olmuş! Abinden uzak dursun zaten!" dedi
Elif: "Ama benim yüzümden olmasına dayanamıyorum! Abim de çok kötü!"
Doğan: "Sana bir tavsiyede bulunayım mı? Karışma! Bak bana, sana ibret olayım! Bulaşma! Kötü sen olursun sonra."
Elif: "Olsun, sen adresi ver, ben razıyım!"
Doğan: "Evleri şehir dışında, gidebiliyorsan verim adresi git!"
Elif: "Burada nerede kalıyordu?"
Doğan: "Yurtta kalıyor.. duu! Yarı yıl oldu! Geçen hafta gidecekti, bilmiyorum. Büyük ihtimalle bir daha da dönemez. 'Ailem öğrenirse beni okuldan bile alırlar' diyordu!"
Elif, çok kötü hissederek, "Gelirse ne zaman gelir peki, biliyor musun?" deyince, Doğan sabrının tükendiğinin acısını Elif'ten çıkartıp, "Bilmiyorum... Çok işim var... Uğraşmak istemiyorum ama abin biliyordur... Gittiğini bilen geleceğini de bilir değil mi?.. Üzgünüm kızım, vallahi bak abinin kitlediği işlerden kafamı kaldıramıyorum, üç gündür evime gidemedim... Şu an en son uğraşmak istediğim Nurseli ve tayfası!" dedi
Doğan'ın kendisine çatmasına dayanamayan Elif, "Tamam abi, anladım! Rahatsız ettim kusura bakma!" dedi ağlamaya yakın ses tonuyla.
Doğan: "Eliiif!"
Elif: "Efendim aabi?"
Doğan: "Kızım! Bırak bu işin peşini... Canın acır sonra!"
Elif, gözlerinin içine bakıp, "Senin ki çok mu acıyor abi!" deyince Doğan susup gözlerini kaçırarak, sandalyeye oturdu ve önündeki dosyaya bakarak, "Annenlere selam söyle!" dedi.
Belli ki hâlâ abisine kırgındı... Elif, istediğine ulaşamamış olmaktan daha çok, Doğan'ın hâline üzülüp ağlayarak odadan çıktı...
Durakta beklerken, gelen ilk otobüse binip, yolda da ağlamayı sürdürdü...
Doğan'ın o bakışları, abisinin hâli... "Hepsi benim yüzümden! Abimin dikkatini çekmeseydim! Öğrenmesine sebep olmasaydım! Bunların hiç biri olmayacaktı! Aptalım beeenn aptaaalll!" diyerek daha çok ağlıyordu...
Biraz gittikten sonra bi tabela görünce yanlış gittiğini anladı, gözlerini kurulayıp, biraz bakındıktan sonra, yanındaki kadına, "Bu otobüsün güzergahı mı değişti acaba?" dedi
Kadın, "Bilmiyorum ki yavrum! Ben o kadar gitmiyorum! Bir iki durak gidip iniyorum!" deyince arkadan biri, "Siz nereye gideceksiniz?" diye sordu.
Elif, "Kartal'a gidecektim!" deyince yolcu, "Siz yanlış taraftan binmişsiniz! İnip karşı yola geçmeniz lazım!" dedi
Elif, "Öyle mi? Teşekkür ederim!.." deyip düğmeye bastı ve ilk durakta indi. Kışın ortası olduğu için tipi şeklinde kar yağıyordu ve köprünün üzerinde neredeyse ayakta durmakta güçlük çekiyordu... Ellerini gözlerine siper ederek yürüyor, bir yandan da söyleniyordu, "Aptaaalll, geri zekalı, geri zekalı!" Kaan'ı aramak için telefonu çıkartmaya çalışırken biriyle çarpıştı.
Çarpışmanın şiddetiyle adamın elindekiler düşmüştü... Yuvarlak kutu benzeri şey yuvarlanmış giderken (Proje kutusu) Elif onu yakaladı. Adam da arkası dönük diğer malzemeleri toparlıyordu.
Elif, kutuyu eline alıp, "Özür dilerim! göremedim!" diyerek adama uzattı.
Engin, sesi duyunca toplamayı bırakıp döndü ve, "Elif?!" dedi
Elif duraksadı... Kutuyu verip, özür diledikten sonra gitmeyi düşünürken karşısında Engin'i görünce şaşırıp öylece kala kaldı. Engin, eşyaları toplamaya devam edince, Elif de yardım etti... Ayağa kalktılar.
Engin, "Nereden böyle!" dedi sağa sola bakarak,
Elif: "Doğan abiyi biliyor musun? Abimin arkadaşı, onunla önemli bir şey konuşmak için gelmiştim!"
Engin: "Konuşma kötü geçmiş galibaa?"
Elif: "Evet! Nereden anladın?"
Engin: "Evin tersi istikamette, kendine saydırarak, hırslı hırslı koşmandan!"
Köprüde öylece dikiliyorlardı. 'Akşam olmadan eve geleceğim' demişti ama iki saatlik yolu neredeyse üç saate çıkarmıştı.
Elif: "Evet, biraz kötü geçti. Eve gidiyordum, yanlış otobüse binmişim!"
Engin: "İleride arabam var, gel ben bırakayım!"
Elif: "Yok sağol! Senin yolun o tarafta, ben seni yolundan etmeyeyim!"
Engin: "Olur mu öyle şey! Yürür müsün lütfen?
İş çıkışı, bu saatte otobüsler tıklım tıklım olur! bazen bu durakta durmuyorlar bile!"
Elif: "Olsun! Bir boş gelir, ona binerim!"
Engin, "Pekii! Sen bilirsin!" deyince, Elif şaşırarak, "Israr etmeyecek misin?" dedi
Engin, "Israrla yapacaksan, edebilirim ama sonuç aynı olacaksa, neden boş boş konuşayım ki?" dedi
Elif, gülüp içinden, "Selim abim olsaydı, şu an merdivenlerden iniyor olurduk!" dedi
Engin, "Eee ne diyorsun?" deyince, Elif, "Anlamadım, neye?" dedi şaşırmış gibi bakarak
Engin: "Israr edeyim mi?"
Elif, gülerek elini kaldırdı ve, "hââ, yook etme. Buradan binerim! İyi akşamlar!" deyip ilerledi.
İki üç adım atıp geriye dönünce, Engin'in de peşinden geldiğini gördü, "Bir şey mi oldu!" der gibi bakınca, Engin, merakla, "Neden durdun?" dedi
Elif'te, aynı merakla, "Sen neden geliyorsun? Yolun karşı taraftan değil miydiii?" diyerek diğer tarafı gösterdi.
Engin: "Evet ama bu saatte seni tek gönderemem! O yüzden ben de geliyorum!"
Elif: "Araban varken otobüse binip, sonra geri mi döneceksin?"
Engin: "Eveeettt!"
Elif: "Gerek yok! Lütfen gelme!"
Engin, "Biraz önce ben ısrar ettim mi? Şimdi de sen etme!" deyip eliyle yürümesini söyledi ve birlikte durağa indiler.
Elif, inanamıyordu, karşıda arabası vardı ama boşu boşuna gelip bu soğukta tekrar dönecekti.
.... Beklediler, beklediler. Biraz ayakta biraz oturarak... Hava buz gibiydi. Oturduğunda üşüyordu. Arada ayağa kalkıyor ısınma hareketi yapıyordu.
Engin, durakta oturmuş, kitaptan notlar alırken, arada da başını kaldırıp Elif'e bakıyordu. Her gelen otobüs, minibüs, "Doluyum alamam!" der gibi işaret yapıp durmuyordu.
Bir saat olmuş, artık soğuktan iliklerine kadar donmak üzereydiler. Selma hanım arayınca Elif, duraktan biraz uzaklasıp telefonu açtı,
"Anne ben yanlış otobüse binmiştim, indim, köprüde de Engin'le karşılaştık! Engin burada! Otobüs bekliyoruz! Beni bırakacakmış, merak etmeyin!" deyince Selma hanım, "Arabasına ne olmuş kii?" dedi
Elif: "Anne, burada ama ben binmek istemedim. Arabası karşı taraftaydı!
Yolundan etmeyeyim dedim ama o da benimle gelmek istedi."
Selma hanım, la havle çektikten sonra, "Kızım saçmalama, bu saatte soğukta ayazda donacak mısınız? Binin arabaya gelin hadiii! Allah Allaaah!" diyerek telefonu kapattı.
Elif, sıkıla sıkıla Engin'in yanına geldi. Engin, yanındaki çantayı kaldırıp kucağına alınca, Elif de yanına oturup sanki kitabına bakıyor gibi eğildi.
Sanki annesi, "binin gelin" dememiş gibi konuşmaya başladı. "Senin okul tatil değil mi? Neden köye gitmedin."
Engin: "Burada bi abiye yardım ediyordum, geç bitti. Annem de yeni görüştük zaten bir haftalığına boşuna gelme dedi."
Elif: "Hıııımm anladım."
Engin'in elleri soğuktan kıpkırmızı olduğu hâlde, yine de üşüdüğünü belli etmiyordu.
Biraz daha oturduktan sonra, Elif ayağa kalkıp, kendi düşüncesiymiş gibi, "Arabayla gitsek daha iyi olacak galiba! Yoksa benim yüzümden hasta olacaksın!" dedi
Engin, "Pekiii!" dedi ve yine sakin bir şekilde ayağa kalktı. Eşyalarını alıp, "Hadi gidelim!" dedikten sonra köprüye doğru yürüdü. Sonnur söylemişti ama Elif inanmamıştı. Bu çocuk gerçekten şapşikti.
Elif, ne diyorsa hemen yapıyordu. Sonnur, "Onun genel mizacı o! Çok sabırlıdır. Bazen sabrı, karşısındaki insanın sabrını taşırır!" demişti.
Şuan, Sonnur'u daha iyi anlıyordu. Arabanın yanına geldiler. Engin, ön kapıyı açtı, Elif oturdu. Engin, Elif elbisesini toplayana kadar bekledikten sonra eşyalarını da arka koltuğa koyup sessiz ve sakince kendi koltuğuna oturdu.
Elleri donmuştu, biraz titredi, nefesiyle ellerini ısıtmaya çalıştı. Sonra arabayı çalıştırıp, klimayı açtı.
Arabanın içi ile motor ısınınca, "Kemerini takar mısın? Haydi bismillah!" diyerek hareket etti.
Trafik neredeyse durma noktasına gelmişti.
... Engin ve Elif konuşmadan yolculuk ediyorlardı. Elif, sessizliği bozup, "İnşaallah hasta olmazsın! Yoksa Asya teyze bana kızar!" dedi
Engin, "Bizde neden hasta olduğumu söylemeyiz!" deyip, göz kırptıktan sonra
"Pekii, ya sen hasta olursaann? Hangi abinden korunmalıyım!" dedi
Elif, "Ali abimden çok korkma, o kıyamaz." deyince, ikisi birden kahkaha atarak güldü.
Elif: "Hakan abim daha yumuşak, Selim abimse sert gibi gözükür ama tam tersidirler!"
Engin: "O zaman klimayı kökleyelim de hasta olmaa! Daha gençliğimin baharındayım!
Morga gönderilmiym!"
Elif, Engin'in sözünden hoşnut olup, espirisine aynı şekilde karşılık verdi, "Amaaa! Selim abim de bana karşı çok hassastır!"
Engin: "Ne yani önce hapis yatırıp, sonra mı morga gönderirler!"
Elif: "Bir kaç yıl yatar çıkarsın herhalde!"
Engin, geveleyerek: "Olsun bee, öyle de ayrı kalmak zorundayım, böyle de!"
Elif: "Anlamadım?"
Engin: "Sizinkilere haber versen iyi olur, bu trafik dokuzdan önce açılmaz!"
Elif: "Tamam! Abime konum atayım! Neyse yok abime atmiym, Kaan'a atayım! Zaten aramız limoni!"
Engin: "Selim abinle mi?"
Elif: "Evet!"
Engin: "Çok özel değilse neden?"
Elif: "Çünkü ben çok kötü bir şey yaptım! O yüzden de ne derse itiraz edemiyorum! Bir şey de diyemiyorum çünkü hakediyorum!"
Engin: "Bilerek mi yaptın?"
Elif: "Hem evet hem hayır!"
Engin, "acaba erkek arkadaş durumu mu var" diye düşündü... Öyle bir şey sormalıydı ki cevabı net olsun.
Engin: "Üzülme yaa! İleride senin mutlu olduğunu görünce bu zamanlarına pişman olur!"
Elif: "Ama o mutlu olmadan ben olamam kii, hele de mutluluğuna ben engel olmuşken!"
Engin: "Abinin hayatını etkileyecek kadar ne yapmış olabilirsin kii?"
Elif: "Kız arkadaşı ile ayrılmasına sebep oldum!"
Engin: "Neee? Nasıll? Şaka yapıyorsun!"
Elif: "Kız, abim üzülmesin diye bir şey saklıyordu. Benim yüzümden ortaya çıktı. Abim de trip atıp soğuk davrandı. Sonra abimi ziyarete geldi, ben 'müsait değil' dedim içeriye almadım, oda abimden ayrıldı."
Engin: "Bu kadar mı?"
Elif: "Ne demek bu kadar mı? Daha ne olsuunn! Benim yüzümden görüşmüyorlar."
Engin: "Çok abartmıyor musun? Kendine fazla yükleniyorsun gibime geldi!"
Elif: "Nasıl yaanii?"
Engin: "Mesela ayrıldıklarını nereden çıkarttın?"
Elif: "Haber yollamış!"
Engin: "Kiminle? Ne haberi?"
Elif: "Abimin amirine, 'Selim'e göre neredeysem zamanı geldiğinde orada olmak istiyorum' demiş!"
Engin: "Abine göre nerede pekii?"
Elif: "Şuan merkez de gibi!"
Engin: "Merkezde mi? Merkezde gibi mi?"
Elif: "Bilmiyorum kiii?"
Engin: "Sen daha bundan bile emin değilken, neden merkezdeymişte, ayrılmalarına sen sebep olmuşsun gibi davranıyorsun kii?"
Elif: "Abim içinde yaşar, merkez de olsa da hissettirmez kii!"
Engin: "Bence merkezde olsaydı, görüşmek için iyileşmeyi beklemezdi!"
Elif: "Aaaa, iyileşmeyi mi bekliyor sence?"
Engin: "Yatak döşek yatarak bir birliktelik olabilir mi, ayaklanması lazım değil mi?"
Elif: "Evet ama, ben sebep olduğum için kızdan özür dilemek istiyorum!"
Engin: "Kendin için yap, hata yaptığını düşünüyorsan yap, arkadaş olmak istiyorsan yap ama barıştırmak gayesiyle de olsa tekrar aralarına girme, bırak kendileri halletsin! Aynı şey benim başıma gelse, kardeşimin kız arkadaşım ile aramıza girmesini istemezdim.
Ne niyetle olursa olsun. Haaa, kız arkadaşımla arkadaş olması hoşuma gider miydi, evet giderdi ama onlarla olan ilişkimi etkilemezdi!"
Elif: "Anladııımm! O zaman ben kendim için şansımı deneyeceğim, abim de en doğru zaman da ne yapacaksa yapar!"
Engin: "Aynen öyle!"
Elif: "Ooohhh beee! Üzerimden büyük bir yük kalktı. Çok teşekkür ederim, keyfim biraz da olsa yerine geldi!"
Engin: "Sen abinle bu kadar detaylı konuşamadığın için, kafana çok takmışsın bencee!"
Elif: "Öyle oldu galiba?"
Engin: "İyisin değil mii?"
Elif: "İyiyim! Hattaa çok iyiyiiimm! Teyp açabiliyor muyuuzzz?"
Engin: "Tâbiii!"
Elif'in keyfi gerçekten yerine gelmişti. Nurseli dönene kadar abisi biraz daha toparlayacaktı, kendisi de özür dileyecek abisinin işini kolaylaştıracaktı. Playe bastı, teypte en son çalan şarkıya kulak kesildi...
... Engin, birden panik olup değiştirmeye çalışınca Elif izin vermedi, "Melodisi hoşuma gitti, kalsın!" deyip tekrar açtı. "inceecikteen bir kaar yağaar! Tozaaarrr!.." Engin bu sefer de teybi kapattı.
Elif, şaşırarak, "Neden kapattın?" dedi
Engin, Elif'in şarkıyı duymasını istemeyerek, "Aklıma bir şey geldi, onu soracağım!" deyip, dikkati başka tarafa çekmeye çalıştı.
Elif, "Nee?" diye sordu.
Engin, sesli düşünerek, "Iııımmmm şeeeeyyyy!" dedi
Elif: "Neeeeyy?"
Engin: "Haaahhh, geçen sizde bi tatlı vardı yaa, onu dicektim!"
Elif: "Ne olmuş o tatlıya?"
Engin: "Siz mi yaptınız yoksa hazır mıydı?"
Elif: "Ben yaptım!"
Engin: "Aaaa gerçekten mi? Çok güzel olmuştu eline sağlık! Bende hazır zannetmiştim!"
Elif: "Yookk ben yaptım! Afiyet olsun!"
Elif, biraz önceki şarkıya takılmıştı, Engin'i bu kadar panikleten şarkıyı merak ederek, kulaklığı taktı ve tarayıcıdan bir kar yağar inceden'i yazıp, çıkan şarkıyı dinlemeye başladı...
İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer elif elif diye
Elif kaşlarını çatar
Gamzesi sineme batar
Elif kaşlarını çatar
Gamze sineme batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar Elif Elif diye
Waiting for the first comment……
Please log in to leave a comment.