Otobüse binip doğruca hastaneye gittim. Randevu saatinden önce geldiğim için doktora, "Önce beni alabilir misiniz? Okula yetişmem lazım!" dedim.
Doktor muayene edip alçıyı almaları için başka bir odaya gönderdi. Ayağım hâlâ şişti ve dikişler çok belli oluyordu.
Doktor ağrı olursa hemen gelmemi söyledi ve bandaj sardırdı. Ayağımın üzerine çok rahat basabiliyordum.
Bir hafta sonra film çekilip ona göre de ateller çıkacaktı. Yani tekrar ameliyat olacaktım ve bunu da babam anlamadan olmalıydım.
Hastaneden sonra vatan caddesine gittim. Doğan abi Selim'in raporunun devam ettiğini söylemişti. Galiba, abisi iyi olsa da raporu uzatıyordu.
Arka kapıya geldim ve kapının resmini çekip, Doğan'a attım...
~~~~~~•~~~~~~ Nurseli mesaj attığında, Doğan, Mert, Pınar ve Zeynep komiser toplantı yapıyordu. Doğan, önce fotoğrafa sonra da saate bakıp, "Arkadaşlar siz devam edin! Öğlen arasına yaklaşmışız, anlaşılmayan bir şey olursa not alın. Sonra konuşuruz!" dedi ve kalktı... ~~~~~~•~~~~~~
... Mesajdan beş dakika sonra Doğan abi dışarıya çıktı. Hızlı adımlarla yanına yürüdüm, "Doğan abim!" diyerek boynuna sarıldım.
Doğan çok sevinmişti. "Naber kız! Dur bakayım! Alçın nerede?!"
"Biraz önce çıkarttılar." dedim çocuk gibi yanlı yanlı sallanıp elbisemin eteğini uçuşturarak
"Beni niye aramıyorsun?" dedi kızar gibi.
"Çünkü sen planın ikinci aşamasında lazımsın!" deyip göz kırptım
"Buraya kadar bi aksilik olmamış?! Hayret?!"
dediğinde Selim'in operasyonu da saydığına yemin edebilirdim...
"Evet abii, Hilde'nin plan başarılı olacak gibi!"
"Demek ki neymiş? Mantıkla hareket etmek duygularla hareket etmekten daha iyi sonuçlar doğuruyormuş!"
Aahh Canım abiiimm bu kız senin kıymetini ne zaman anlayacak acaba diye düşündüm.
"Evet haklısın! En başından sizi dinlemeliydim!" dedim. Onları cümlede bile olsa birlikte görmek hoşuma gitmişti. Fikirleri uyuşan kişiler kesinlikle ayrılmamalıydı.
Doğan, burnumu sıkıp, "Selim değil ama ben, "tamam" deyip konuyu kapatan kişileri severim." dedi
Boynumda tik varmış gibi başım geriye seğirdi, şaşırarak, "Selim neden sevmiyor kii?" diye sorunca, cevaplarken yere çömeldi. "Ona göre bazı şeyleri konuşarak halletmek daha iyi geliyor da o yüzden!" deyip sustu, yarayı merak ediyordu.
Terliğimi çıkarttıktan sonra eğilip bandajı çıkartmaya çalıştım. Sendeleyince Doğan abi, "Dur, dur! Ben çıkartırım! Düşcen şimdi! Al başına belayı!" demişti. Bu beladan kasıt ben değildim artık biliyordum...
İçim rahat bir şekilde omuzundan destek almaya başladım. Doğan abi, bandajı çıkartınca, "Ayağın hala şiş?!" dedi
"Evet! Doktor, 'biraz daha şişer, üzerine çok basma' dedi!"
"Ne yapacakmışsın, amuda mı kalkacakmışsın?!" deyince güldüm.
Eliyle yarama dokunarak, "Bunun içinde demir mi var şimdi!" deyip bastırınca
canım acımıştı bende "Ah! Abi!" diye bağırmıştım.
Doğan abi, "Tamam, tamam!" deyip paniklemiş gibi elini sallayıp üflemeye başladı, bu seferde kahkaha ile gülerek, "Ya abi, yanmıyor, acıyor, acıyor!" dedim
Doğan abide şapşallığına gülerek, "Ne bileyim kızım, Panikten ne yaptığımı biliyor muyum?!" dediğinde ikimiz de gülmüştük...
~~~~~~•~~~~~~•~~~~~~
Doğan çıktıktan sonra, Zeynep'te, "Ben, bir çay alacağım. Bu buz gibi olmuş." deyip peşinden çıkmıştı
Nurseli, koşup Doğan'ın boynuna sarılınca, hemen telefonu eline alıp resimlerini çekmeye başladı.
Doğan, Nurseli'nin önünde diz çökmüş yarasına bakıyordu. Her hallerini çekip fotoğrafları Selim'e gönderdi...
Selim, yanında tanıdık biriyle oturuyordu.
Resimleri görünce birden yerinden fırlamış ve yarası acımıştı. Sinirden dişlerini sıkarak odasına gitti...
~~~~~~•~~~~~~•~~~~~~•
... Doğan abiyle bahçedeki bankta oturuyorduk. babamla geldiğimi anlatıyordum kii birden birini farkettim.
Soruyla karışık, "Doğan Abi?!" dedim
"Efendim!"
"Galiba biri bizim fotoğrafımızı çekiyor!"
"Çekiyolardır!"
"Sende farkettin mi?"
Doğan abi, manidar bakınca, "Benim ki de soru haa!" deyip, "Neden çekiyor peki?" diye sordum.
"Seninkine göndermek içindir!" deyince, "Selim, kıskanıp sana kızar mı?" diye sordum
O gün Burak'ı gözleriyle tokat manyağı yaptığı için endişelenmiştim.
Doğan abi, sanki özellikle yapıyor gibi saçlarıma dokunarak konuşuyordu.
"Evet kızar ama kıskandığı için değil! Kendisi yapamadığı için. Bende daha çok kızdıracak şeyler yapıyorum. Sen saçlarını neden kestin?"
"Bu ayakla yıkanmak zor oluyordu!"
"İyi yapmışsın! Böyle daha güzel olmuş!"
"Selim, sana çok mu güveniyor?"
"Sadece bana değil, burada biri daha var. İkimize de çok güvenir!"
"Aa! kim? Ben gördüm mü?"
"Gördün mü?! Bilmiyorum ama
aslında hastanenin giriş, çıkış, iç dış güvenliğinden ben değil o sorumluydu. İllaki görmüş olman lazım. Biraz sonra öğle arasına çıkılacak, gelince tanışırsın."
"Ay! Heyecan yaptım şimdi ya! Sonra mı tanışsak?"
"Saçmalama! Senin, Hakan ve Kaan'la birlikte iki kaynın daha var. öyle düşün."
"O derece diyorsun?!"
"Aynen öyle! Sadece bu aralar Alp biraz mesafeli."
"Neden?!"
"Elif'i biliyorsun?"
"Selim'in kardeşi?"
"Evet. O!"
"Selim, istemiyor mu?"
"Olsaydı ister miydi bilmiyorum ama Alp yanlışlıkla belli etti, şimdi de utanıp geri duruyor!"
"Üzüldüm!.."
... Öğle arası olmuş, Polisler çıkmaya başlamıştı. Merak ettiğim şeyi sormak için, "Doğan Abi?!" dedim
Doğan abi mesaj yazarken cevapladı, "Hııııı?!"
"Furkan komiser nasıl?"
"İyi, çok şükür! Geçen hafta da o taburcu oldu."
"Onu da merak ediyorum."
"Et ama içinden et! Selim'in bu merkez de kıskanacağı tek kişi O!"
"Ama Furkan onun hayatını kurtardı!"
"Olabilir! Bu Selim'le Furkan arasında,
Seni ilgilendirmez!"
"Hıımm! Onun yanında dikkat etmem lazım yani?!"
"Aynen öyle! Sakın Furkan'ı övme!"
"Başkaa?!"
"O kadar, Sadece Furkan!"
"Pekii, Furkan da Selim'e karşı öyle mi?"
"İçini bilemem ama Furkan umursamıyor gibi davranıyor!"
"Ama birlikte çalıştılar!"
"İş başka dostluk başka! Burada duyguyla hareket edemezsin. Gerekirse yine ortak olurlar."
"Selim neden öyle pekii?"
"Bilmiyorum, gerçi Selim de bilmiyor 6.his gibi bir şey diyor. Furkan, başkomiser olduğunda tebrik ederken "ilk kez birinden hoşlanmayı çok istiyorum ama hoşlanamıyorum, sebebini de bilmiyorum." dedi
Şaşırmıştım. "Furkan'a!.. öyle yüzüne bakarak mı?!" dedim gözlerimi fal taşı gibi açarak
"Evet. Öyle gözüne baka baka, 'senden hoşlanmıyorum' dedi."
"Furkan ne yaptı peki?"
"Normalde resmiyet olması lazım, kızması lazım değil mi? Aksine hep ılımlı yaklaşıyor, aralarında iki yaş var ama görsen sanki 5 6 yaş varmış gibi olgunluk gösteriyor!.."
... Ben konuşulanları beynimde tartarken, Doğan abi, ıslık çalarak, birini yanımıza çağırıp ayağa kalkmama yardım etti.
Yanımıza gelen kişi elini uzatıp,
"Nurseli merhaba, Geçmiş olsun. Ben Alparslan! Kısaca Alp diyebilirsin." deyince şok olmuştum, elimi uzatmadan ona bakıyordum.
Uzaklara daldığımı gören Doğan abi bir bana bir Alp'e bakıyordu.
Alp, benden karşılık gelmeyince, elini indirdi. O geceyi tekrar yaşıyor gibi, "Ben seni gördüm. Üç defa kapıya geldin." dedim ve devam ettim.
"Birinde, yanında Ayhan amca ve tanımadığım, biri kadın iki kişi vardı. Kadının, saçları sarı ve dalgalıydı. Sağ bacağının çorabı bilekten dizinin üstüne kadar kaçmıştı. Diğeri ise kabanının arkasına çamur sıçramış kır saçlı biriydi. Valiyi karşılamaya gelmiştiniz. Valinin iki korumasıyla birlikte içeri girdiniz. Korumanın biri o soğukta babet çorap giymişti!"
Alp, şaşkınlık içinde Doğan'a bakıyordu,
"Başhekim! Üç saat yanında durdum, o kadar dikkat etmedim." dedi
Doğan abi, üzüntü ve merakla, bana bakıp, "Nurseli, her şeyi bu şekilde hatırlamıyorsun değil mi?!" deyince gülümseyerek, "Neyi mesela Doğan abi?! Dedim, "Ambulansların ve polis otolarının plakasını soruyorsan hatırlıyorum. Ama geldiğimiz taksinin plakasının son iki rakamını göremedim, 34 SM 43?? Durağı biliyorum iyileşince onuda öğreneceğim!" deyince Alp abi, Doğan abinin omuzuna vurup, "Allah yardımcın olsun. Sende ki de deli cesareti haa! Ben olsam şimdiye izimi kaybettirmiştim bile!" dedi.
Doğan, şaşkınlığını yüzünden atamamış gibi bana bakıyordu. Alp'in espirisine, yine espiriyle ciddi bir tavırla cevap verdi. "Yüz değiştirme ameliyatı düşünüyordum ama şuan oda yeterli olmayacak gibi!" dedikten sonra, Alp'e bakıp, "Bana yardım et, yoksa olayda senin de parmağın olduğunu söylerim! Hastane senin sorumluluğundaydı." dedi.
Alp, ellerini teslim olmuş gibi yukarı kaldırarak, "Bu işte teksin aslanım kusura bakma, ben bilmiyordum bilseydim ona göre hareket ederdim!" deyince Doğan abi, asıl sorumlu kişinin kim olduğunu da ağzından kaçırarak, "Ben biliyordum da ne oldu?! Yaktın beni Mert" dedi.
Bir Doğan'a bir Alp'e baktım, çocuk gibi didişiyorlardı, "Ne oluyor size ya! Ne konuşuyorsunuz anlamıyorum!" dedim
Doğan, kolunu yola doğru uzatıp, "Planın ikinci aşamasına geçelim hadi. Ne yapıyoruz?" dedi yüzünde umutsuz bakışlarla.
"Benim AVM' den bir şey almam lazım!" dedim
Alp abi, "Benim arabayla gidelim ama lütfen plakamı ezberleme! Sevenlerim var. Hedeflerim ve hayallerim yarım kalsın istemiyorum!" deyince ben güldüm Doğan abi de omuzuna destek dokunuşu yaparak, "Plakaya gelene kadar, direk foton gitti kardeşim geçmiş olsun!" dedi
Alp, şaşırmış gibi, "Kim, nerede?" diyerek arkasına bakındı.
Onların haline dayanamayıp gülerek, "Ya! siz Selim'den mi korkuyosunuz?!" dedim
Doğan'la Alp birbirine baktıktan sonra. Doğan, "Kim, biz mi?!" deyip alt dudağını çenesine doğru katladı. "Selim'den! hıııhh! Ne korkması kızım o bizden korksun?"
Alp abi, "Kendi adına konuş yiğidim, bende Sivas'lı cesareti yok!" deyip bir adım uzaklaştı...
... Arabaya binip birlikte AVM'ye gittik. Mağazalara bakındım. Aradığım mağazayı görünce hemen içeri girdik.
Siz burada bekleyin deyip, görevliden ten rengi kalın çorap istedim. Denemek için kabine gittim...
~~~~~~•~~~~~~ İki arkadaş konuşmaya başladılar. Alp, Doğan'a Nurseli'yi işaret ederek, "Şaka bir tarafa da, bu normal değil biliyorsun değil mi?" dedi
Doğan, derin bir nefes çekip parmaklarıyla saçlarını geriye tararken, "Söz konusu Nurseli olunca, bana hiç bir şey normal gelmiyor zaten. Arkadaşları söylemişti ama ben abartıyorlar zannetmiştim!" dedi
"Ne yapacağız peki?!"
"Bilmiyorum ki, Selim'in adım atmasını beklemekten başka çaremiz yok gibi."
"Selim adım atana kadar, böyle devam ederse ne olacak peki?!"
"İnşaallah etmez ve sadece o gün olanları kayıt altına almıştır!"
"Arkadaşları bu derece olduğunu biliyor mu acaba?"
"Sanmam, öyle olsaydı gudubet beni çiğ köfte gibi yoğururdu!"
Alp, kahkaha atınca Doğan, "Gülme lan! Ben ne haldeyim..." diyerek azarladı
"Sen de durdun durdun, ilk öpücüğü bi gudubete kaptırdın ha?!"
Doğan, elinin tersiyle Alp'in göğüs boşluğuna vurarak, "Sussana oğlum! Kız duyacak!" dedi
Alp, "Duysun!.. Arkadaşı da kıymetini bilsin işte!" diyerek söylediğine pişman olmadığını gösterdi.
D: "Sana söyleyenin ağzının yayına dedirtme bak! Biz hasta yatıyor zannediyoruz beyefendi dedikodu peşinde!.."
~~~~~~•~~~~~~
... Alp abi, bir elinin dışını diğer elinin içine vurarak, "Ben, böyle bir olayı nasıl kaçırdım ya!" deyince "Neyi abi?!" deyip yanlarına geldim.
Doğan abi soruma soruyla cevap vererek, "Geldin mi? Hani bakayım!" deyip oturmam için pufu gösterdi. Pufa oturdum, Doğan abide önüme çömeldi.
Doğan abi şaşkınlıktan küçük dilini yutacak gibi bakıyordu, "Bu ne böyle ya?!" deyip ayağıma dokununca, "Ah! abi, acıyor!" diye bağırdım.
Alp'te merak edip çömelince Doğan abi, şaşkınlığını Alp ile paylaşarak, parmağıyla, "Buradan buraya kadar yara izi vardı, kaybolmuş baksana!" dedi
Alp'te şaşkınlığını gizleyemedi, "Oha, resmen nitelikli dolandırıcılık lan bu!" derken gözleri fal taşı gibi açıldı.
D: "Oğlum, zamanında gelinleri hamama götürürlermiş, bence o şimdi olmalıymış."
Elimdeki bandajı Doğan abiye uzatırken sert sert bakarak, "Parmaklarımdan başla. Kızlar bilekten başlayacak zorlanmasınlar!" dedim
Alp abi, bakışlarını kısa süreli değiştirerek ikimize bakıp, "Bu plan kiminse emniyete aldıralım! Zekâsını bizim tarafımızda kullansın!" dedi
Aynı şekilde ikimiz de ters ters bakınca, Hilde olduğunu anladı. "Ooo! baltayı taşa vurduk! Ama ne demişler, yiğidi öldür hakkını yeme!"
Doğan abi, sertçe "Susacak mısın artık?!" dediğinde Alp abinin Hilde'yle olanları tamamen öğrendiğini anladım.
"Tamam yaa sustum!" derken gözlerini devirdi.
Doğan abi, "Nurseli, olduysa alıyor muyuz?" deyip ortamı değiştirmek istediğini göstermişti.
"Ben aldım bile abi!" dedim hemen çıkabileceğimizi göstererek.
D: "Nasıl! Ne ara gittin ya?! Ben buradayım görmedim!" dedi kasayı göstererek.
"Hilde normalde buradan alışveriş yapıyormuş, aradık bu çorabı ayırtıp parayı ibana attık!" dediğimde Doğan abi arkadaşının neyi sevip neyi sevmediğini anlatmaya devam ederek, "Bunu da Selim'in yanında yapma!" dedi.
Bu gidişle Selim'le birlikte olmadan bütün huylarını öğrenecektim.
Alp abi de, "Bizimleyken de son olsun!" diyerek bütün inceliklerini göstermiş oldu.
Nazik sözleri çok hoşuma gitmişti.
"Teşekkür ederim, biz aslında internetten sipariş verecektik, Hilde, geç kalır diye böyle ayarladı. Sonra da işini şansa bırakmamak için ürünü ayırttı. Ben normalde alıp emniyete gelecektim ama hem oyalanmak istemedim, hemde orada bu kadar rahat giyemem diye buraya gelmek istedim!" dediğimde Alp abi, ellerini yine vurarak, "Ulan be! 007 James Bond gibi kızı kaçırdık ha! Tüh!" dedi.
Doğan abi, Alp'i duymamış gibi, bana bakarak, "Bu son olsun bak! Önce bana söyle, ben buradan alıp gelirdim sende yurtta rahat rahat giyerdin!" deyince şaşkınlıktan küçük dilimi yutacak gibi, "Sen yurdun oraya gelir miydin ki?!" dedim
Alp abi, kahkaha atmamak için kendini sıkarken: gülmesi, kapalı dudakları arasından adeta fışkırdı. Sonra da Doğan'a elini kaldırıp, dudaklarını oynatarak, "Pardon!" dedi.
Alp, Doğan'ın bütün sabrını zorlasa da Doğan bütün sükûnetini koruyarak, bana "Gelirdim tabi deli kız! Senin için fizana bile giderim, elimiz mahkûm!" dedi
Alp abi bildiği için, lafı dolandırmadan, "Fizana kadar gidersin onu biliyorum da, yurda gelir miydin emin olamadım!" deyince Alp, içine içine gülmesini daha fazla sürdüremeyip, birden kahkaha atmaya başladı.
Alp, kahkaha atarken Doğan abi kolumdan tutup dışarı doğru götürerek, "Çok konuşma da yürü hadi, karnımızı doyuralım!" dedi.
Alp, gülmesine hâkim olana kadar 5 6 adım gerimizden yürüdü.
AVM'nin yemek katına çıktığımızda yanımıza yaklaştı, "Eee, ne yiyoruz!" diyerek omuzlarımızdan tutup aralarında konuşmaya başladılar
D: "Her zamanki gibi İskender tâbi kii!"
A: "Yemeyen yoktur herhalde!"
D: "Yok yok!"
A: "Aksini düşünmek hata olurdu!"
Araya girip, "Neden?" diye sordum.
Doğan abi, "Selim iskender yemeyen bi kızla çıkmaz da ondan!" deyince üzülerek, "A! Gerçekten mi?!" dedim
A: "Neden şaşırdın ki, ne oldu?"
"Biz, ilk günde buraya gelip iskender yemiştik!" derken yüzüm düşmüştü.
Doğan abi üzüldüğümü gördüğü hâlde devam ederek, "Bak Alp, Selim ilk günden test etmiş! İskender yemeyip salata yeseydin bir daha aramazdı." dediğinde ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.
Beni birine benzettiğini biliyordum ama bu kadarı da fazlaydı. "Gerçekten mi ya?!" dedim bir laf daha edersen ağlarım der gibii...
Alp abi üzülmeme dayanamamış olacak ki, Doğan abi menüye bakarken, göz kırpıp dudaklarıyla, "Üzülme! Şaka yapıyor." dedi
Sonra, kolunu Doğan abinin omuzuna koyup,
"Bak Nurseli, bu tayfa ve birlikte oldukları kişiler İskendercidir unutma." dedi
Alp abiden aldığım engin bilgiyi Doğan'dan intikam almak için kullanmıştım. Doğan'a belli etmeden, Alp'e göz kırptım, "Abi çok iyi olur ya! Bende özlemiştim, bayadır yemiyorum, kızlar sevmiyor." dedim
Doğan abi, garsona bakınırken, "O gudubet ağzının tadını ne bilsin!" deyince topu doksana atmış gibi gülerek, "Ben, kızlar derken okuldakileri kasdetmiştim ama!" dedim.
Doğan abi ters ters baktı.
Olayı bir de benden öğrenmesi için Alp'e, "Alp abi! İşte hep böyle yaptı ya! tersleyip durdu." dedim
Doğan abi, işaret parmağıyla kendini işaret ederek; "Ben mi tersledim?!" deyince hatırlatmak için, "Evet! Hatırla ilk kim başlattı." dedim
"Gülhane de kim başlattı acaba?!" deyince şok olmuştum Doğan abide deve kini olmalıydı.
"O! sen taa gülhanedesin!" dedim elimi mazinin uzaklığını gösterir gibi sallayarak.
"Ya nerede olayım! (Alp'e bakarak) Klasik kimlik şakası yapalım dedik bi dövmediği kaldı! (Hilde'nin taklitini yaparak, bana) "Ne gerekçeyle acabaaa..."
Alp abi, Doğan'ın omuzundan sallayarak, "Oy Doğan! Acemi çaylak, seninle işimiz var!" dedi. Garson masaya gelince konu yarım kalmıştı.
Sipariş verirken, "Abi ben fazla yiyemem ama! Biriniz bir buçuk alsın ondan yiyeyim!" dedim
Doğan abi, "Neden?" deyince yine iştahsızlık çektiğimi belli etmeden, "Abii, babamla sözleştik yemeğe gideceğiz, şimdi tok olursam yiyemem, iştahım yok zanneder al başına belayı." dedim.
Doğan abi de, "Tamam!" deyip, biri bir buçuk iki porsiyon iskender istedikten sonra yerinden kalkıp yanıma otururken, "Buradan yurda mı gideceksin?" dedi
"Yok! Okula gideceğim! Kızlarla babama sürpriz yapmış gibi olacağım!" dedim plan henüz bitmemişti.
"İyi hadi bakalım!"
Biz Doğan abiyle konuşurken, Alp abinin telefonu çaldı, Meşgule atıp tekrar başını kaldırınca, arayanı merak edip dik dik bakmaya başladık.
Bizi kendine bakıyor görünce, "Ne?! Neden öyle bakıyorsunuz?" dedi
Doğan abi başıyla telefonu göstererek, "Açsaydın!" deyince Alp abi yan yan bakıp, "Zannettiğiniz kişi arasaydı açardım. Başıma bi savcı bela oldu.(Kadın sesiyle) "Rapor da rapor!" Sinirimi bozuyor. Gel kolaysa sen hazırla diyeceğim ama!" deyince kahkaha atıp, "Alemsiniz ya!" dedim
Doğan abi kim bilir ne zamandır konuşmuyordu ki özlemiş gibi, "Zannettiğimiz kişi seni arayacaktı ne oldu?" diye sordu
"Sen demedin mi fotoğraf gitti diye, Ben aramadan arayabilir mi sence?!"
"Sıkıyorsa arasın!" derken başını tehdit eder gibi salladı
Bir Doğan abi'ye, bi Alp abi'ye bakarak, "Konuşmalarınızdan hiç bir şey anlamıyor olmam normal mi?" deyince Doğan abi, "Sen yanımızdayken arayamaz!" dedi
"Neden?" dedim merakla bakarak
Cevabını Alp abi verdi.
"Ne yaptığımızı biliyor çünkü, direk ne yapıyorsunuz, nerdesiniz diye sorarsa da kızarım, imalı sorarsa da kızarım o yüzden arayamaz!"
"Hııığm! Güven meselesi galiba?! Değil mi?"
dedim emniyette Doğan abinin anlatmasına dayanarak.
Doğan abi de, "Aynen!" diyerek beni onayladı.
"Ne zamandır böylesiniz?"
A: "Benim kız kardeşimle birlikte iki gün boyunca yalnız kaldığından beri!"
Birden sinirlendim, İlk defa birini, bir erkeği kıskanmıştım, hemde öyle böyle değil.
Neden Burak'a öyle baktığını daha iyi anlamıştım. Ben duyup bu hâle geldiysem o ne olmuştur kim bilir, diye düşünüp kıskandığımı belli etmemeye çalışsam da Doğan abinin gözünden kaçmamıştı.
"Kızma hemen ve sakın güven duygusunu kaybetme!.. Ona bir defa bile güvenmeyecek olursan, ilişkiniz başlamadan biter!"
A: "Yüzde yüz katılıyorum! Kardeşimi onun yanında bulunca hissettiğim sevinci sana anlatamam!"
Bu kadar sığ bir bilgiyle yetinemezdim. Beni kesmemişti, "Ne oldu kii?" dedim sanki yirmi yıllık sevgilimmişte ikna edilmek istiyormuşum gibi.
Doğan abi anlatmaya başladı.
"Biz, bu üçlü ve bizden sonra ki kuşaklar birlikte Erzurum'a tatile gidelim dedik. Kardeşi ve Elif aynı odada kalıyordu. Kardeşi, "Ben biraz gezeceğim sonra da abimin yanına giderim" deyip odadan çıkmış. Akşam oldu, Elif, 'abi yatıcam Neşe ne zaman gelir' diye sorana kadar kaybolduğunu anlamadık. Üçe ayrılıp aradık. Gezerken zamanın nasıl geçtiğini anlamamış yada soğuktan telefonu da donmuş olabilir. Dönüşte tipi çıkınca da kaybolmuş. Sonra da bi yerde korkudan bayılmış.
Alp abi araya girip, "Küçüklükten beri bayılması meşhurdu zaten!" diyerek bayılmanın geçmişten bugüne geldiğini vurgulamıştı. Doğan abi devam etti...
"Gece soğuktan telefonlarımız çalışmadı! Selim bulmuş!"
A: "Selim'i görmüş bu sefer sevinçten bayılmış!"
Araya girip, "Abi, kardeşin de vazovagal senkop hastalığı mı var!" dedim
Alabi, "Evet!" dedi
"Sonra ne oldu?" deyip devamını merakla beklediğimi gösterdim
D: "Selim'de ararken eski bi köy evi görmüş oraya taşımış. Kuru odun olmadığı için ateş yakamamışlar. Evin ahırın da tezek saman bulup ona sarılıp ısınmışlar. Bulduğumuz da aldığımız kokuyu bir düşün."
A:"O gece tipi kar yollar kapandı. Hepimiz toplaştık Selim yok! Ekipler dedi "Bu tipi de elimizden başka bir şey gelmiyor" Hepimiz yalvarıyoruz!
inşaallah Selim bulmuştur o yüzden gelmemiştir diye. Ertesi günü tipinin etkisiyle yollar kapanmıştı, Selim'de bakmış olacak gibi değil, yön bulamıyor, çaresiz bulunmayı beklemiş.
D: "Neşe, dağa doğru çıkmaz merkeze iner diye düşündük, aksilik bu yaa, oda otel tepede diye yürümüşte yürümüş. Biz merkeze yakın yerlerde aradık, ikinci gün akşam yayladan biri hastalanınca kürüme aracı yolları açmaya gelmiş. Selim, karşı dağdan ışıkları görüp, havaya ateş edince yerlerini tesbit ettik.
sabahta gidip bulduk.
A: "Neşe ile Selim'i bulduk, ben şükrettim.
Selim'se bana, "Eğer aklına zerre kadar bir şey gelmişse yada gelecek olursa, hemen burada arkadaşlığımızı bitir" dedi.
D: "Bizim dostluğumuz ve birbirimize güvenimiz bu olayla daha da kuvvetlendi!"
Hâlâ ikna olmamıştım çünkü bazı kızlar kahramanına aşık olabilirdi. *(Ben gibi)* "Kardeşin?" dedim
A: "Evlendi ve bebek bekliyor, doğunca
yeğenimin adını Selim verecek." dedikten sonra tipi değişerek, "O sene zaten okuldan biriyle görüşüyormuş. Geçen yaz da evlendiler." dedi memnuniyetsiz bir şekilde
Doğan abi onun yüz ifadesinin açıklamasını yaparak, "En yakın arkadaşından kıskanmayıp, sevgilisine kıl olmaya abilik deniyor!" dedi.
Bildiğim kadarıyla onun kardeşi yoktu.
Alp abi de başına gelmeyen bilmez edasıyla, "Haaa haa haaa, komik insan!" deyip sustu ikimizde tavrına kahkaha atmıştık.
A: "Kız kardeşin olsaydı seni de görürdük!"
Doğan abi bana sarılıp başımdan öptü,
"Aha artık var! Ben şuan bunlar için bir şey yapmıyorsam, Nurseli'nin tarafında olduğum için. Bizden o kadar kolay kız alınmaz!" dedi ve beni acayip derecede mutlu etti.
A:"Çok abartmazsın inşaallah!"
D:"Söz vermiyorum bakiciiiizzz!"
Hastane de oyalama sorumu tekrar sordum. Bu sefer Selim'i bekleyemedim. "Siz ne zamandır arkadaşsınız?"
A:"Bu çakma abin, beyaz atlı prensinle akademide birinci yıldan, bense ikinci yıldan beri arkadaşız."
Gözlerimle de belli ederek, "O! baya olmuş!" dedim
Doğan abi devam etti.
"Ailesinden çok bizimleydi. Biz gurbetçiydik, onun ev İstanbul'da olmasına rağmen gelip bizimle yatıyordu!"
A:"Öyle olunca da baktı olmuyor, babası ikinci yıl yatılıya verdi!"
D:"Biz ona gece kuşu diyorduk. Üç dört saat uyur, sonra da bir uyanır daha uyumazdı."
A:"Bunların yatak da benim yanımdaydı.
Ben bilmem kaçıncı rüyamdayken gece kalkıp ders çalışıyorlardı. Benim de uykumu kaçıra kaçıra alıştım. Bende onlarla birlikte çalıştım!"
D: "Birincilikle bitirecek kadar çalıştı ama!"
A: "Abartma be! Selim'in o dert olmasa kimse onu geçemezdi!"
İşte yine, daha ortada bir şey yokken merak ettiğim ve öğrenmezsem meraktan çatlayacağım bir şey daha.
"Ne derdi?!" dedim
Alp abi sustu, Doğan'a kurtar beni der gibi bakınca bende Doğan abiye dönüp,
"Evet Doğan abi?!" dedim
Doğan abi, Alp'e kızgın kızgın bakıp, beni geçiştirmeye çalıştı. "Ailevi sorunları varmış, o yüzden yatılı kalmak istiyormuş!" dedi
Acı içinde tebessüm ederek halimize acımıştım.
"Ne kadar çok ortak noktamız var. Bende ailemden uzaklaşmak istiyorum." deyip tesbitimi söyledim. "Birde zıt kutuplar birbirini çeker derler. Oysa Hilde'yle senin, Selim'le de benim ne kadar çok benzer noktalarımız var!" dediğimde Doğan abi, neredeyse yarım saat öpüştüğü kızdan değilde, şeytandan bahsediyormuşum gibi,
"Kızım Allah aşkına tadımızı kaçırma!
Beni onunla aynı cümleye koyma. Yerin kulağı var, duyar gelir bütün keyfimin içine-..." demişti
"Abartma abi!" diyerek Hilde'ye söyleyemediğimi söylemiştim. Onunla hiç konuşulmuyordu.
Bana bakıp, "Kızım direkten döndü! Onun yüzünden katil oluyordum." dedikten sonra Alp'e bakıp, "Tam rüya görüyorum. Arkadan vuruluyorum, küüüttt kapıyı bi açtı. Silaha davrandım. Tetiği nasıl çekmedim hâlâ şaşırıyorum!" deyince Alp abi bombayı patlattı.
A: "Sende, tetiği ateşleyemedim bari!.."
Doğan, masanın altından Alp'in bacağına tekme atmıştı. "Ah! Ne vuruyon lan! Yalan mı?"
Sesli güldüm. Doğan abi bana da ters ters bakıp, "Ye yemeğini gidelim hadiii, tepemin tasını attırmayın!" dedi
Yine şaşırarak, "Beni sen mi götüreceksin?!" dedim
"Evet!"
"Okula?!" dedim ağzım açık bir süre "aaa" sesiyle
"Ne var" der gibi "Evet!" dedi
"Emin misin?"
"Sınıfına bırakmayacağım herhalde.
Okulun kapısına kadar. Hem bıraksam ne oluuurrr?!"
"Hiç! Değil mi?!"
Yemeklerimizi yedik. Direksiyona Doğan abi geçti. Alp abiyi kendi arabasıyla emniyette indirip, devam ettik.
Doğan abi yolda, "Bana bak! Bir yere gidip gelmek icap eder, bir durum olur, önce beni arıyosun anlaştık mı?!" dedi.
"Anlaştık abi! Ne zamana kadar?" dedim sevinçle...
"Evlenene kadar!" dedi ciddi bir ifadeyle.
"Neeee?!" dedim neredeyse küçük dilimi yutacak gibi...
Bu sözüyle, Doğan abi'yle (Selim olmasa bile) uzun yıllar birlikte olacağımı anlamıştım...
Waiting for the first comment……
Please log in to leave a comment.