Elif,
Kendimi epeyce toparladıktan sonra Gülbin’i aradım. Kucağında tuttuğu caniçim beni ekranda görüp ağlamaya başladığında uzun uzadıya konuşamadan görüşmeyi bitirmek zorunda kaldık.
Böylesi en hayırlısıymış diye düşünürken bir kez da onlara olan özlemimden ağladım.
Sanki kalan ömrüm böyle gözyaşları içinde geçecekti.
Yanıma Berfe’nin kokusunu taşıyan bir şey almadığım için hayıflanırken aklıma Gülbin’in hediyesi geldi.
Kol çantamı bıraktığım çalışma masasının üzerinden uzanarak aldım.
Hızlıca yapıldığı belli paketini hiçbir yerine zarar vermemek için ağır ağır açtım.
Görüşüm, dolup duran gözlerim yüzünden bulanıklaşırken kırpıştırıp netleştirmeye çalıştım ama gördüklerimle daha beter doldu gözlerim.
Gülbin, iki ince kitabın arasına tost yapar gibi iki deste para sıkıştırmıştı. Kaç lira olduğunu……
Waiting for the first comment……
Please log in to leave a comment.