bc

Mavi Gri

book_age18+
687
FOLLOW
1K
READ
drama
tragedy
comedy
twisted
sweet
humorous
heavy
lighthearted
serious
spiritual
like
intro-logo
Blurb

"Bazen Mavi bazen Gri." der hep babam. Bunun ne anlama geldiğini hep düşünürüm. Ben onun hayatını renksizleştirirken Mavi renk mi katıyor diye hep kafamda kurarım. Böyle olmadığını ve birazcık düşünürsem ne demek istediğini anlayacağımı söyler hep.

Sizce ne demek istediğini anlayabilecek miyim, belki de çoktan biliyorum. Hep beraber görmeye ne dersiniz?

chap-preview
Free preview
/1.Bölüm/
Hayatınızda yaşamak için bir amacınız var mı? Sevmek, sevilmek, bir yerlere gelmek falan değil. Bunları kastetmiyorum tabii ki. Gerçekten kendinizi adadığınız bir şey var mı? O olmazsa yaşayamam dediğiniz, bu gerçekleşmezse ölürüm dediğiniz? Olmamalı ya. Bir insan bence bir işe başlamadan önce kendini her şeye hazırlamış olmalı. Mesela ben hep öyleyim. Biriyle sevgili mi oluyorum, yapacağı bir şey beni asla üzemez. Aldatıyor mu, aldatsın. Aldatacağı varsa aldatır. Hiç onun ne yaptığını, nereye gittiğini düşünerek kendimi yiyip bitiremem günlerce. Aldatsın ya, gitsin bulduğu insanla çok afedersiniz ama ne bok yerse yesin. Kendine olan saygısızlığı. Onun için bir de kendimi yataklara atıp ağlayacak mıyım? Bok yesin, umurumda bile olmaz. Sınavı mı kazanamadım? Eee, n'olmuş? Bir sene daha çalışırım. Gerçekten çalışmaktan bahsediyorum. Kendimi çok yıpratmadan ama. Bir şeyler için kendinizi ne kadar çok yıpratırsanız hayatınızı o kadar renksizleştirirsiniz. Grileşir, mutsuzlaşırsınız. Hadi ama, kim sever ki grileşmeyi? Hem biraz mantıklı düşünecek olursak iki yıl önceki üzüntüden geberdiğimiz olayları şu an gülerek hatırlayabiliyoruz. Ve hazır mısınız, size dünyadaki en büyük klişeyi söylüyorum şu an. Hayat çok kısa. Ve kuşlar uçuyor diye tamamlamayacağım, tamam. Bünyeniz bu kadar klişeye alışık olmayabilir ama alışsın. Hayat cidden çok kısa ve bunu saçma insanların size söylediği ve üstünde bir saniye bile düşünüp vicdan azabı çekmediği şeyleri saatlerce düşünüp, kendinizi yıpratıp, özgüveninizi yitirmenize değmez. Tecrübeyle sabit. "Gri, aşağıya in. Ablan gelecek birazdan kızım." Az önce söylediğim her şeyi unutun. "O benim ablam değil!" "Gri!" Merdivenlerden çıkma sesi duyduğumda hızlıca odamdaki banyoya kaçtım ve kendimi kilitledim. Rahat rahat tavsiye de veremiyorum size, görüyorsunuz. Verdirtmiyorlar. Bir huzur yok. Odamın kapısı hızlıca açılınca refleksle gözlerimi kapattım. Baskın yemiş gibi hissediyordum. Annem beni odanın içinde bulamamış olacak ki söylenerek banyoma doğru ilerlemeye başlamıştı. "Hayır, anlamıyorum. Babası mı doğurdu bu çocuğu? Üretim hatası resmen." Kaşlarımı çattım. "Duyuyorum anne!" "Bağırma anneye." deyip annelerin muhteşem silahını kullanıp ateş etmişti. Mağlup muydum, kesinlikle hayır. "Neden Mavi her geldiğinde onu karşılamak zorundayım ya?" deyip kapıyı açtığımda annem söylediğim şeyi umursamadan dolaptan ne ara çıkardığını anlamadığım kıyafetleri suratıma fırlatmıştı. "Hadi, söylenme de giy bunları. Akşam dışarıda yiyeceğiz yemeği." Bir elimi belime yaslayıp sinirle etrafı incelemeye başladım. "Ha yani sırf Mavi geliyor diye?" Annem 'ayıp oluyor ama' der gibi bakıp yanıma yaklaştı ve sinirden elektriklenen saçlarımı düzeltmeye başladı. Bilirsiniz, kabarık saç sorunsalı. "O senin ablan ama kızım, yakışıyor mu böyle kıskanmak?" "Ya ne kıskanacağım onu anne? Ayrıca o benim ablam değil. Sadece bir dakika önce doğması onu benim ablam yapmaz ve hatırlatırım, ben daha önce senin rahmine düştüğüm için o daha önce çıktı. Bu da demek oluyor ki onun ablası benim. Dua etsin yemedim onu senin karnındayken!" Alışık olduğu sözleri duyduğunda tebessüm etmekle yetinmiş ve yere düşen kıyafetlerimi yatağa atıp tekrardan nutuk çekmeye başlamıştı. "Üniversiteyi kazanamadığın için mutsuz ve stresli olduğunun farkındayım ama kardeşin kazandığı için mutlu olmayı deneyemez misin, fıstığım? Heyecanlı olacaktır muhtemelen, bizi özlediği de sesinden belli. Sen hiç özlemedin mi onu?" Özlememiştim. Burun kıvırıp yatağa oturdum. Annem tekrardan hazırlanmam gerektiğini söyleyip aşağı indi. "Ağlayacağım şimdi sinirden." Size verdiğim onca saçma tavsiye var ya dostlarım, hah işte unutun onları. Dünyadaki en boktan şey bir kardeşiniz olması ve o kardeş sizi arayıp sürekli hava atıyorsa kazanamadığınız üniversite sınavı hayatınızı cehenneme çevirebilir. Sıkıntıyla bir nefes aldım. Genelde boktan tavsiyeler veren ama ona asla uymayan kişiler vardır. O kişinin kim olduğunu söylememe gerek var mı? Yok sanırım. Bıktım. Ciddi anlamda bıktım. Keşke tek çocuk olsaydım. Keşke onu daha doğmamışken, annemin karnındayken yeseydim. Salak gibi acıdım kesin buna. Nereden bilebilirdim hayatımın onun yüzünden bir yarışmaya dönüşeceğini ki? Mavi, ismi Mavi. "Bazen Mavi, bazen Gri" der hep babam bizi yan yana gördüğünde. Hep aslında ne demek istediğini sorgulayıp dururum ama pek de bir şey anladığım söylenemez. Hem neden o Mavi de ben Gri'yim? Hayatlarını ben renksizleştiriyorken Mavi renk mi katıyor? Ne var yani saçma sapan dallarda benden kat be kat iyiyse? Bunlar onu mükemmel evlat mı yapıyor? Yapıyor. Bazen işe yaramaz hissediyorum onun yüzünden. Mavi en iyisi. Mavi; sakin, güleryüzlü, pozitif, huzur veren bir renk. Gri öyle mi? Değil. Bok parçası gibi kenara atılıyor resmen. İstop oynarken gri deyince bile yere dokunurduk sadece. Mavi ise hep göklerde. İnsanların üstünde, evlerin duvarlarında. Pekâlâ, kafayı bozmuş olabilirim böyle şeyler düşünerek ama bir insanın sürekli bu kadar pozitif olması ve her şeyde mükemmel olması art niyetli olmaya teşvik ediyor beni. Hadi ama, kimse bu kadar mükemmel olamaz. Kimse yurt dışında yüzde yüz burslu okuyacak kadar zeki olamaz. Kimse sıfır beden olup manken gibi bir vücuda sahip olamaz. Kimse mavi gözlü, sarı saçlı olamaz. Olamaz değil mi, oluyorsa da bir tane kusuru olmalı? Ağlar gibi ses çıkartmaya başladım. Nefret ediyordum ondan. Hem en iyi yerlerdeydi hem tüm güzel genleri elimden almıştı. Ben kahverengi saçlı, kahverengi gözlüydüm. Abim, babam, annem ve o ise mavi gözlü, sarı saçlıydı. Evlatlık mıydım acaba? Olabilir miydim? Aslında bakın, benim adım da Mavi olabilirdi bence. Sonuçta bebeğiz, birbirimize benzeriz değil mi? Annem, bana Mavi dediğini unutmuş ve o bokluyu göstermiş olabilirdi. Olamaz mıydı? "Gri diyorum, kime diyorum ya. Kardeşin geldi, gelsene şuraya!" Umursamadım. Ayağa kalktım ve kapıyı kilitleyip geri yatağıma attım kendimi. O zaten alışıktı benim bu hâllerime. Pekâlâ, sabahtan beri konuşuyorum. Sıra sanırım kendimi tanıtmakta. Ben Gri. 18 yaşında, üniversite sınavında çuvalladığı için sınava hazırlanan sıradan bir öğrenciyim. Anksiyetem olduğu için dershaneye gitmeyi reddetmiş, online bir uygulama almıştım ve o da bok çıkmıştı. Yani şu an sınava dair pek bir umudum olduğu söylenemezdi. Şu zamana kadar hiç sevgilim olmamıştı çünkü bilirsiniz Mavi'nin yanında insanın pek bir şansı olmazdı. Onu aslında kıskanmıyordum. İmreniyordum. Başka biri olsa bu kadar umursamazdım ama o ikizimdi işte. Bu kadar ayrı ve mükemmel olan ikizim. Pekâlâ, ona takıntılıydım. Ayağa kalkıp bardaktaki sudan bir yudum aldım ve geri masaya koydum. Aşağıya inmek istemiyordum. Onu görmek ve konuşmak istemiyordum. Söylediği her pozitif söz sanki dalga geçiyor gibi hissettiriyordu ya da ben paranoyaklaşmıştım, emin değildim. Derin derin nefesler alıp kendimi rahatlatmaya çalıştım. Aşağıya inmeyecektim. Onu görürsem de selam verir, geri odama kaçardım. Zaten sadece bir ay burada duracaktı. En fazla ne kadar zorlayabilir ve sabrımı sınayabilirdi ki? Kapımın tıklatılmasıyla yerimde sıçradım. "Git anne, istemiyorum. Ders çalışacağım. Rahat bırak beni." "Benim, Mavi. Kapıyı açmayacak mısın, konuşalım?" İşte hayat bana hep böyle götüyle gülerdi.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

O KIZA ŞİMDİ BAK

read
4.0K
bc

GECE GÜNEŞİ

read
2.1K
bc

Zor Ajanlar

read
1K
bc

PRENSİN KORUMASI

read
8.7K
bc

KIRIK ANILAR MAHZENİ

read
1.7K
bc

KARANLIĞIN GÖLGESİ

read
2.5K
bc

GİZ

read
6.8K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook