1.BÖLÜM
Gökten adeta bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Yağmur ani bir şekilde bastırdığı için dışarıda hazırlıksız olarak yakanmış ve sırılsıklam olmuştum. Kaldığım lüks sitenin önüne geldiğimde kapı dibinde benim gibi sırılsıklam olmuş yavru bir kedi gördüm. Soğuktan tir tir titriyor ve sığınacak bir köşe arıyordu.
Hiç vakit kaybetmeden emen koşarak güvenlikten küçük bir kutu istedim ,sonra da minik kediciyi yerden alıp içine koyarak apartmanın içine girdim. Sevimli küçük kediciğe gülümserken de oturduğum kata çıkmak için asansöre doğru yöneldim. Asansöre girdiğimde ise minik yavruya şefkatle bakarken, " Anlaşılan sende ben gibi kimsesiz ve yalnız kalmışsın ufaklık, ama korkma artık ben varım "dedim.
Bu arada adım Hazal, 25 yaşında ve anladığınız üzere kimsesiz bir kızım. Ama hayatta en sevmediğim şey kendimi ajite etmektir. Çünkü ben hep ayakları yere sağlam basan ,güçlü bir kız oldum. Böyle olmasa tek başına yetimhanede geçen bir çocukluk hayatı ile bu noktalara gelmem imkansızdı.
Aklınıza kötü şeyler gelmesin sakın. Çünkü kendi hayatımdan önce ilk namusum gelir benim için, önce size mesleğimi söylemem lazım galiba, ama bu aramızda sır olarak kalmalı. Niye mi ? Çünkü benim işim bu aslında ne iş yaptığımı saklamak.
Mesleğimi merak ettiniz eminim, sizi o zaman daha fazla merakta bırakmayayım. Ben devlet adına çalışan , daha doğrusu devlet içinde bazı büyüklerin kurduğu ama yine de devlet yararına iş gören özel bir istihbarat servisinin ajanıyım. Evet kulağa biraz uçuk geliyor ama öyle. Aslında bu mesleği ben isteyerek seçmedim. “Peki o zaman neden yapıyorsun” dediğinizi duyar gibiyim. Eğer sıkılmazsanız nedenini anlatmaya başlıyorum .
Daha yeni doğmuş bir bebekken beni yetimhaneye bırakmışlar . Yetimhane müdiresi Melek anne ,aynı adı gibi kendi de melek gibi bir insandır. Melek anne beni bırakan kadının annem olduğunu ve de oldukça şık giyimli, güzel bir kadın olduğunu söyledi. “Annen seni bırakırken çok ağladı kızım ve başka çaresi olmadığını söyledi ,haline o kadar çok üzülmüştüm ki” der.
Tabi bunu anlamak benim için hiç kolay değil, madem bu kadar zengin bir kadın ufacık bir bebeğe nasıl bakamaz. Tabi gayri meşru değilse, evet belki de ben bir piçimdir. Yani istenmeyen tohum...
Neyse konu dağılmasın, yetimhane hayatım boyunca içimdeki boşluk ve terkedilmiş hissi ile hep öfkeli ve kavgacı bir kız oldum. Bir çok kızı hatta erkeği dövüp hastanelik etmişliğim bile vardır. Hatta bir çok serseri guruba da kafa tutmuşluğum da vardır.
Yine böyle bir gün bir gurup itle saçma bir sebepten yaptığım kavga sırasında geldi bu ajanlık teklifi bana, meğer çok uzun zamandır gözlüyorlarmış beni. Başta “Ne saçmalıyorsunuz siz?” diyerek kabul etmek istemedim ve oradan hemen uzaklaşmak istedim.
Fakat teklifi sunan Sezgin bey bana “ Aileni bulmak istemez misin Hazal? ' diyerek sorunca o an olduğum yerde çivilenmiş gibi kala kaldım. Bunu ister miyim? Evet isterim, ama niyetim onları bulduğumda asla sevgi dilenmek değil, sadece hesap sormaktı.
Kısa sayılmayacak o süre zarfın da zorda olsa kendimi hızla toplayıp Sezgin beye döndüm, önce "Ailem! Gerçekten onları bulabilir miyim?" diyerek sordum heyecanla. Sonra Sezgin beyin “Evet kızım kesinlikle onları bulacaksın” deyişiyle teklifini daha fazla düşünmeden hemen kabul ettim.
İşte bu mesleği kabul etmemin tek nedeni bu , hala hayattalar ise beni bu yavru kedi gibi sokağa atan annemi yada babamı bulup hesap sormak. Evet tehlikeli bir meslek ama ailesi yada kaybedecek başka hiçbir şeyi olmayan bir insan için bu önemsiz bir ayrıntı sadece. Tam iki sene boyunca dövüş teknikleri ve birçok konuda eğitim aldım . Son dört senedir de sahada aktif olarak ajanlık yapıyorum.
Kutu içerisinde taşıdığım yavru kediyle birlikte asansöre girdiğimde tam asansörün kapısı kapanacakken bir erkek eli uzandı kapıya ve kapı tekrar açıldı. Kapı açılır açılmaz da karşıma çıkan iri yapılı adamla göz göze geldim. Ve o anda ilk kez olduğum yerde donup kaldığımı hissettim.
Daima her olay karşısında soğuk kanlı olan ben ilk kez bir erkeğin tek bir bakışı ile etkilenip , öylece kala kalmıştım. Hatta adam "Merhaba" deyip içeri girerken yanında bir arkadaşı daha olduğunu sonradan fark ettim. Oda yakışıklı ve karizma bir erkekti fakat ilk kez göz göze geldiğim anda beni etkileyen bu adam kadar değil. Onun başka bir havası vardı, insanı ilk görüşte kendine hayran bırakıp, büyüleyen. Sadece sevimli yüzü ve o yüze muhteşem uyan ela gözleri bile o baka kalmama yetiyordu.
Önce böylesi muhteşem görünen erkeğe kendimi toplar toplamaz merhabamı dedim, sonra üst kata daireme çıkmak için parmağımı asansörün düğmesine doğru uzattım. Fakat kalbimi attıran yakışıklıda aynı anda uzatınca asansörün düğmesine, parmaklarımız bir anda birbirine değdi. Ben elektrik çarpmış gibi elimi hızla geriye doğru çekerken o bana bakıp inci gibi sıralı dişlerini göstererek tebessüm etti. Eliyle asansör düğmelerini gösterip, geriye doğru çekilirken de gayet centilmence.
" Buyurun lütfen " dedi, tabi bende kendime inanamayarak çekimser bir gülüş atıp, 12. Kat düğmesine bastım. Fakat benden sonra o basmayınca aynı kata çıkacağımızı anladım. Yukarı çıkarken bir ara yanındaki diğer adam, " Ya abi bir ev alsaydık niye sitede daire aldın ki" diyerek sordu yakınarak, o kibar yakışıklı adamsa.
" Artık uzatma Sarp, bu sadece geçici bir süre için kardeşim biliyorsun" dedi ve anladığım üzere yeni komşularım bu abi kardeş iki yakışıklıydı. Onlara bakmasam da bir ara benim tarafıma kafalarını çevirip baktıklarını fark ettim. O an yanaklarım kızardı ve utandım.
Beni etkileyen tatlı çocuk yanında ki yakışıklıya. " Sarp fark ettin mi ne kadar tatlı ?" diyerek sordu. Tabi benim bu sözle gözlerim heyecandan büyürken, gururum fazlasıyla okşandı. Oda beni tatlı bulmuştu. Ben çaktırmadan gülümserken yanındaki yakışıklı ise.
" Evet fark etmez miyim Alper abi, ya gözler ne kadar şirin bakıyor o öyle" dedi , Alper abi! demek adı Alper ‘di ,tabi bu sefer bende şirin bulunan gözlerimi sevinçle kırpıştırdım, birazda egom tavan yapmıştı doğrusu. Sonra Alper olan tatlı adam.
" Hele ağzı, çok şeker" dedi ve bende daha da yükselen egomla dilimi ağzımın içinde çevirip, bir elimle de saçımı kulağımın arkasına şıkıştırırken ,kısa kısa öksürüp, önüme sırıtarak baktım ve ee daha iltifat alayım bakışları atmaya başladım. Ama o adamdan duyduğum son cümle ile kalbim çarpmaya ve kalbim neredeyse kulaklarımdan fırlayıp firar etmeye çalışır gibi hissettim. Alper yanındaki Sarp denen şahsa,
" Ben adının ne olduğunu soracağım Sarp "deyip bana döndü. Tabi bende atabileceğim tüm seksi bakışları atmaya başladım ,hatta o tatlı yavruya dönüp bakmaya başladım, o ise bana bakarak.
" Şey çok özür dilerim acaba bu tatlı şeyin adı ne ?"diyerek sordu. Tabi ben bu kadar sözlerin gazı ile cümleyi tam anlamadan ve de kendimden gayet emin olduğumdan.
" Hazal adım Hazal!" dedim tavan yapan egomla seksi bakışlar atmaya çalışarak tabi. Dedim de nedense der demez yanındaki öküz birden kahkaha ile gülmeye başladı. Önce şaşırıp salağa saf saf baktım, sonra kendimi toplayıp hala alay eder şekilde gülmeye devam eden o öküze sinirle öldürücü bakışlarla bakmaya başladım. Yakışıklı adamsa ,bana özür diler gibi bakıp,
" Çok memnun oldum Hazal hanım ama şey….!" dedi biraz duraksarken çekimser ve beni üzmek istemeyen tavırlar ile “Ben aslında minik yavru kediyi kast etmiştim” dedi , fakat benim suratımdaki tüm o ego ve hava yerle bir olmuştu çoktan. Hatta utancımdan yüzüm kırmızının en koyu halini almıştı. Maalesef jeton geç düşse de. Yine de durumu kurtarmak için.
" Ha! Minik yavru! Siz kedicikten bahsediyorsunuz. Tabi ya kedicik. " dedim. Kendimi hızla toplayıp, daha fazla rezil olmamak için de hemen "Henüz adı yok ,onu az önce sokakta yeni buldum" dedim ,tabi o salak tipin hala bana gülen sesi kulağıma geliyorken. Asansör kapısı açılınca da yaşadığım rezaletle daha fazla dayanamayıp hızla kapıya doğru yöneldim. Fakat tam çıkarken o Sarp denen öküzle kapıda çarpıştık. Tabi bendeki sinir salağa tavan yaptığından Alper’i dahi gözüm görmeyip tüm o hanım efendi halimi bozarak.
" Yuh be adam olan önce kadına yol verir "dedim sinirle, fakat öküz herif beni alayla süzüp, " Kadın? Hani nerede? Sen tüm o sözleri yanlış anlayan biri olduğun gibi kendini kadın olarak zannetmen bile yanlış bakıyorum. " dedi alayla. Tabi bende bu öküze papuç bırakacağım, yok artık, sinirle Alper’in varlığını yine unutup bende aynı alayla onu süzdüm.
" Peki adam nerde! Pehhhhh! Valla senin gibi ne olduğu belirsiz şeyi koyacak o kadar çok yerim var ki ,adam yerine koymak asıl büyük yanlış o zaman olurdu benim için." Deyip gıcık bakışlarla baktım yüzüne, söylediklerimle dangalağın sinirden suratı kızarırken hızımı alamayıp tekrar yüzüne dik dik bakıp "Sen anlaşılan kendini bir bok sanıyorsun "dedim ve duraksayıp alayla yüzüne bakmaya devam edip tüm çirkef halimle, ki yetimhane de ve sokaklarda büyüyen biri olarak bu halim az bile "Dur ya aslın da kızmaya gerek yok neticede kendinin ne olduğunu bilmen de iyi bir şey " dedim ve devamında yüzüne yumruğunu çakmamak için hızla asansörden çıkıp daireme doğru yol aldım. Ben giderken arkamdan o kibar olan yakışıklı yavru ise yüksek sesle kahkaha attı ve o Sarp denen öküz herife , " Ne!! Hiç öyle bakma oğlum sen hak ettin" dediğini duydum , tabi daireme öfkeyle girince devamını duyamadım.
Minik kediciği yere koyup sinirle yumruğumu sıkıp, odada öfkeyle turlamaya başladım. " Ulan ben kadın değilim ha ,ya ben seksi bir kadın olup senin gibi öküzün dibini düşürdüm ya! Pis herif! Ama yok senin gibi öküze değmez!" diyerek söyledim. Evet çoğu zaman böyle seksi hatun kılığına bürünüp, kimliğimi saklayarak girdiğim yerlerden teşkilata bilgi aktarıyordum. Hatta şu anki görevimde tam olarak böyleydi. İstanbul'un en ünlü mafyasını baştan çıkartıp, teşkilata bilgi sızdırmaktı. Ve bu mafya daha iki günde düşmüştü ağzımın içine, yani bu öküz benim için fazlasıyla kolay lokmaydı.
Ama bir öküze kızıp ,kendimi ifşa edemezdim. Bu şekilde dört gözlü ve paspal olarak giyinmemin tek sebebi de kendimi kamufle etmek içindi. Yine de o kibar yakışıklı için güzel görünmeyi isterdim tabi. Fakat ailemi bulmaya bu kadar az kalmışken sinirime yenik düşemezdim. Onları buluncaya kadar ajan olarak kalmalı ve kendimi saklayıp, görevimi sürdürmeliydim.
Belki bir gün ailemi bulup onlara hesap sorduğumda, bu mesleği bırakıp normal bir kız olurdum ve böylece beni ilk kez etkilemeyi başaran Alper’le belki de bir geleceğimiz olurdu.