bc

Bir Tatlı Hayalet

book_age4+
696
FOLLOW
2.3K
READ
family
goodgirl
powerful
brave
comedy
sweet
mystery
first love
lies
stubborn
like
intro-logo
Blurb

"Hayaletlere aşık olunur mu?"

Diye soran Aras'ın karşısında hala şaşkınlıkla duruyordu Ada. Dudağında hala dudağının ıslaklığını hissettiği adamın gözlerine bakarken ne tepki vereceğini bilmiyordu. Genç adamın gün geçtikçe kendine daha çok bağlandığının farkındaydı ve buna bir şekilde engel olmak istiyordu.

"Olmaz.. hayaletlere aşık olunmaz"

Aras bakışlarını ona çevirdi. Yeşil gözleri içine akarken, yüzünde küçük bir gülümseme oluştu.

"Neden?"

Ada gözlerine bakıyordu. İlk geldiği zamanları düşünürken, böyle bir şey olacağına hiç ihtimal bile vermemişti. Amacı sadece geceleri bir hayalet görünümü verip onu o evden kaçırttıktan sonra yok olmak iken şimdi bulunduğu konuma kendisi bile şaşırıyordu.

"Çünkü.. her an geldikleri gibi ansızın gidebilirler"

Dedi buraya daha ne kadar gelmeye devam edeceğini bilemeyerek. Aras bakışlarını yanındaki kızın ellerine çevirip sıkıca tuttu.

"O zaman başım belada.. Çünkü ben bir hayalete aşık oldum"

Ada gülümseyen adama şaşkınlıkla baktı. Onu iyileştirmeye çalışırken, bir gün giderse daha büyük bir yara ile baş başa mı bırakacaktı? Yoksa her şeye rağmen yanında kalmaya devam mı edecekti?

.....

Adam hastaydı. Kadın ise en güçlü ilaçtı.

....

chap-preview
Free preview
Oyun
Ada.. Her zaman yaptığı gibi yine evin bir köşesine sessizce kıvrılıp eline telefonunu aldı. En sevdiği ve neredeyse gününün her boş anını geçirdiği oyununu açıp oynamaya başladığı an evin kapısı çaldı. Oyunun en heyecanlı yerinde olmasıyla çalan kapıyı annesinin açmasını beklerken, mutfakta bulunan annesi önce bakışlarını ona çevirdi. Derin bir nefes verirken söylene söylene kapıya döndü. "Kızım, kapıya neden bakmıyorsun?" Diye sorup cevabı bile beklemeden yaklaşıp kapıyı açtığında karşısında eşi Ahmet Bey'i gördü. "Hoş geldin Hayatım" Hayat arkadaşının ceketini ve elindeki çantayı aldığında, Ahmet Bey salona geçti. Bakışlarını telefonundan hiç ayırmayan kızına çevirdikten sonra karşısındaki koltuğa yorgunlukla oturdu. "Bir hoş geldini de mi çok görüyorsun artık kızım" Ada saniyelik bakışını babasına çevirip yüzünde göstermelik bir gülümseme oluşturduktan sonra tekrar oyuna çevirdi bakışlarını. "Hoş geldin babacığım" Ahmet Bey kızının bu hallerine alışkın olarak sustuğunda telefonu çaldı. Ekrana baktığında yardımcısı olan Emre'nin ismini gördü. "Alo" "Ahmet Bey, yeni ev sahibi evini kesinlikle satmayacağını size iletmemi istedi." Ahmet Bey derin bir nefes aldı. Yaptırmayı düşündüğü yeni alışveriş merkezinin önündeki tek engel olan evin satılmaması yine canını sıkmıştı. Uzun zamandır bu evi satın alabilmek için uğraşıyordu. Kızının oturduğu tekli koltuğun tam karşısında bulunan tekli koltuktan ayağa kalktı.  "Teklifi arttırdın mı?" "Evet efendim, o evin babasından yadigar olduğunu ve bu yüzden buraya kalıcı olarak yerleştiğini söyledi." Ahmet Bey kravatını gevşetirken Ada'nın bakışları babasına kaydı. Uzun zamandır o evin tapusunu almak için uğraştığını ve yine de reddedildiğini anlayabiliyordu. Telefonuyla ilgilenirken bir yandan bakışlarıyla onu izlemeye çalışıyordu.  "Tamam, düşünüp ne yapacağımı haber veririm" Diyerek telefonu kapatıp yanında ki koltuğa hissettiği çaresizlikle attığında, Ada oynadığı oyunda en heyecanlı yere geldiği an yandığını görüp sinirlendi. "Kahretsin! " Diyerek babası gibi telefonu koltuğa atarken, babasının bakışları ona kaydı.  "Yandın mı? "  Ada bakışlarını babasına çevirdi. "En heyecanlı seviye de yandım. Sinirlerim bozuldu" Ahmet Bey'in yüzünde gülümseme oluştu.  "Sinirlerin bozuluyorsa neden gününün tümünü onunla geçiriyorsun? " Ada babasının karşısında oturmuş olduğu tekli koltuktan ayağa kalktı. Kendisi gibi yeşil gözleri, beyaza bürünmüş saçları ve gözündeki gözlüğü ile yaşına rağmen hala çok yakışıklı olduğunu düşündüğü babasına yaklaştı. Babasının oturduğu koltuğun koluna oturup, iki yanağını sıktıktan koca bir öpücük kondurdu. "Yakışıklı babam benim" Diyip gülümsediği sırada annesi Ayşe Hanım, salonun tam karşısında bulunan kapılardan birine çıkan mutfaktan çıkıp bakışlarını onlara çevirdi. "Hadi bakalım yemeğe" Diyerek yeniden mutfağa döndüğünde, Ada ayağa kalkan babasını takip ederken elini omzuna attı. "Babacım, benden duyduğunu söyleme ama annem yine evdeki tüm çalışanları kovdu" Babası şaşkın bakışlarını kızına çevirdi. Evdeki hizmetlilerle en fazla bir ay anlaşabilen Ayşe Hanım'ın temizlik ve titizlikle başı dertteydi. Her gelen hizmetliler onun temizlik sınavından elenip evden gönderiliyordu. "Hepsini mi?" Diye sordu Ahmet Bey şaşkınlıkla.  Ada gülümsedikten sonra babasının yanağına koca bir öpücük daha kondurdu. "Hepsi babacım" Yemek masasına yaklaştılar. Birlikte masaya oturduklarında annesi yemeklerin servisini yapıp yerine oturunca, Ada bakışlarını babasına çevirdi. "Baba, alışveriş merkezi inşaatı nasıl gidiyor?" "Gitmiyor kızım. Yanı başımızdaki o villa her zamanki gibi tüm planı bozmaya devam ediyor" "Sahibinin artık hayatta olmadığını söylemiştin" "Evet hayatta değil. O gitti ama şimdi de oğlu uğraştırıyor beni" Ada önündeki yemekten bir lokma ağzına atıp yeniden babasına döndü. "Oğlu mu varmış? " "Evet" "Bunca yıldan sonra mı babası olduğunu hatırlamış? Adam yıllarca tek başına yaşadı" Dediğinde bile her zamanki gibi yemeği hızla yemeye devam ediyordu. Yemek Ada için en vazgeçilmezdi. Özellikle annesinin yaptığı her yemeğe bayılıyor ve yiyebildiği kadar yiyordu. "Aile meseleleri bizi ilgilendirmiyor. Ben sadece alışveriş merkezi için o evin tapusunu istiyorum." Deyip yemeğini hızla yiyen kızına bakınca, Ada gülümsedi. "Üzülme babacım, sen onu da halledersin" "Oğlu da babası gibi inatçı çıkarsa işim çok zor" "Satmayı kabul etmezse ne olacak baba?" "Ne mi olacak? Başlamak üzere olduğumuz inşaat boşa gider ve tahmin edemeyeceğin kadar zarara uğrarız." "O ev şart.. diyorsun yani?" "Evet, başka yolu yok" Ada önündeki yemeği nefessiz yemeye devam ederken, annesi bakışlarını ona çevirdi. "Kızım boğulacaksın " Ada hızla elindeki lokmaları da ağzına attıktan sonra annesine döndü. "Boğulmam Anne, boğulmam" Dediği gibi boğazına takılan lokmalardan biriyle hızla öksürmeye başladığında, babası güldüğünde annesi bir bardak su uzatıp sırtına vurmaya başladı. "İyi misin kızım? " Diye soran babasına, kendine geldikten sonra bakıp tekrar yemeye başladı. "İyiyim babacığım. Sorun yok" Diyerek hızla yerken, annesi gülmeye başladı. "Bu kızın ölümü boğulmaktan olacak" Herkesin yüzünde gülümseme oluştu. .... Ailece yenen akşam yemeğinden sonra odasına giden Ada, hazırlanıp odadan çıktığında anne ve babasının bakışları ona kaydı. İnce ve uzun topukları, dar kot pantolonu, beyaz ince tişörtü üzerine sarkan açık saçları ve yeşil gözleriyle parlayan yüzüne baktı annesi. "Dışarı mı çıkıyorsun kızım?" Ada elindeki deri ceketi üzerine giyindi.  "Arkadaşlarla görüşeceğim annecim" Diyerek kapıya yaklaştığında, Ahmet Bey bakışlarını ona çevirdi. "Ada Eryaman, sabah bir vukuatla karşılaşmak istemiyorum " Diye uyarıda bulunurken, Ada koltukta oturan babasına yaklaştı. Her zaman yaptığı gibi iki yanağını sıktıktan sonra yanağına öpücük kondurdu. "Aşk olsun babacım, ne zaman olay çıkardığımı gördün ki?" Diye gülümseyip göz kırptığında, annesi ayağa kalkıp yaklaştı yanına. "En yakın olaydan başlayalım o zaman" Diyen annesine bakarken, babası da gülümsedi. "Birinin kafasında vazo kırmıştın" Dedi babası gülerek kızına bakarken. "Kızlardan biriyle saç baş kavga etmiştin " Diye ekleyen annesine baktı. "Haa bir de geçenlerde bir kafede olay çıkarmıştın" Diye tek tek anne babası sırayla yaptıklarını sayarken, Ada pes edip iki elini kaldırıp gözlerine baktı. "Tamam söz. Bu defa olay çıkmayacak" Babası başkalarını önündeki gazeteye çevirdi. "Geç gelme ve Kendine dikkat et" Diyen babasına karşılık annesi, "Gittiğin mekandaki insanlar kendilerine dikkat etsinler" Ada suratını asarak evin kapısını açtı. Annesinin de yanağına öpücük kondurup evden çıktı. Bahçe ve evin kapısını birbirine bağlayan beş basamaktan inip koca bahçeye giriş yaptı. Önünden geçtiği şoföre de selam verdikten sonra bahçeden çıktı. Sadece mal varlıkları çok yüksek olan insanların yaşayabileceği, koca duvarlarla birbirinden ayrılan villalardan oluşan uzun ve geniş sokakta bakışlarını çevirdi sağ tarafa çevirdi. Sol tarafın tümü villalardan oluşurken, sokağın en başında oturmalarından dolayı sağ taraf caddeye çok yakındı. Geçtiği caddede dakikalar içinde gördüğü taksiye binip ilerledi. ... Ahmet Bey ve Ayşe Hanım kahvaltı masasına otururken, bakışları hala uyanmayan kızlarının kapısına döndü.  "Bakalım yine ismimiz nerede geçiyor?" Diyerek masanın üzerinde bulunan günlük gazeteyi eline aldı Ahmet Bey. Sayfaları tek tek karıştırırken dördüncü sayfada gözleri gördüğüyle şaşkınlıkla açıldı. "Ünlü iş adamı ve müteahhit Ahmet Eryaman'ın kızı Ada Eryaman yine bir olayla geceyi geçirdi. Şahitlerin dediğine göre gittiği kafedeki E.D isimli şahsın kafasında vazo kırdı." Diye yazan haberi defalarca okuduktan sonra gazeteyi buruşturup yere attı Ahmet Bey. Hiçbir geceyi olaysız bitirmeyen kızının yine bir haberiyle sinirlenmişti. Bakışları yemek masasının hemen sağ tarafında bulunan merdivenlere döndü. Üst katta odasında bulunan kızına sesini duyurmaya gayret ederek, derin bir nefes aldı. "Ada!!" Babasının sesini duyan Ada, aralamış olduğu kapısını yavaşça kapatıp yatağının üzerine oturdu. Babasının sinirli olduğunun farkındaydı ve bu sinir geçmeden gözüne görünmeyi düşünmüyordu. Her zaman olduğu gibi yine iyi bir azar işiteceğinden adı gibi emindi.  "Ada Eryaman! Gazetelerin olmazsa olmazı, hemen yanıma geliyorsun!" Diye seslenen babasının sesiyle, Ada yavaşça yatağından ayağa kalktı. Gitmekten başka çaresi olmadığını düşünüp odanın kapısını araladı. Suçlu olduğunun farkında olarak üst katın koridorundan yavaşça ilerleyip merdivenlere yaklaştı. Yavaş ve sakin adımlarla aşağı inmeye başladığında, kahvaltı masasında bulunan ailesinin bakışları üzerindeydi.  "Ada, açıklama bekliyorum!" Deyip sinirle gözlerine bakan babasının gözlerine bakmadan başını eğerek dururken, Ahmet Bey ayağa kalkıp yanına yaklaştı. Elini yavaşça kaldırıp yüzüne dokunup gözlerini gözlerine sabitlediğinde, Ada babasının aleve dönmüş gözlerini fark edince derin bir nefes verdi. "Babacım, benim bir suçum yok. Bak gerçekten sadece kendimi savundum. Tamamen onun suçuydu. İstersen Merve'ye sorabilirsin" Diye açıklama yapmaya çalışırken, Ahmet Bey geriye doğru bir adım attı. "Bozacının şahidi şıracı!" Diye lafını kestiğinde, telefonu çaldı.  "Sakın kıpırdama. Konuşmamız bitmedi" Diyip masanın üzerinde bulunan telefona yaklaşan Ahmet Bey, ekranda yardımcısının ismini gördüğünde kulağına yaklaştırdı. "Alo" "Efendim, evi asla satmayacağını söyleyip bizi kovdu." Diyen yardımcısını duyan Ahmet Bey, telefonu kapatıp sinirle masaya bıraktıktan sonra yerine oturdu. Bakışları karşılarında bulunan koca televizyonun ekranındaydı. O evi güzellikle veya pazarlıkla alamayacağının anlayıp düşünmeye başladı. Uzun zamandır hazırlıklarını yaptığı inşaata başlamak için o evi bir şekilde satın almalıydı. Karşısında duran kızını unutup televizyonun ekranına boş boş bakıyordu. "O adamı ikna etmem lazım, ikna etmem lazım" Diye kendi kendine söylenirken, bir anda ekranda gördüğü filme bakışları kaydı. Yabancı bir film gösteriliyordu. Hayaletlerin bastığı bir evde insanların çığlık çığlığa koşarak evden çıkış yaptığını görünce, aklına gelen ihtimalle hızlı doğruldu. "Tabi ya! Hayalet!" Diye bağırdığı an, babasının karşısında suçlulukla kıpırdamadan duran Ada, babasının bağırarak söylediği kelimeyle koşmaya başladı.  "Hayalet! Hayalet var!" Diye bağırarak gizlenecek yer ararken babası onu izliyordu şaşkınlıkla. Yere düşen telefonunu bile umursamayan Ada, evin içinde korkuyla saklanacak bir yer ararken babasının arkasına girdi. "Ben çok korkarım hayaletlerden. Baba kov onları buradan. Yada boş ver ev değiştirelim" Deyip hızla babasının arkasından da çıkıp  gördüğü battaniyenin altına girip başından ayağına kadar kendini altında sakladığında, Ahmet Bey gülmeye başladı. "Ada" Deyip yüzünü görebilmek için yavaşça battaniyeyi kaldırınca, babasının parlayan yeşil gözlerini gördüğünde yine çığlık çığlığa battaniyeyi üzerinden attı. "Hayalet!!!!" Diyerek hızla evin merdivenlerinden çıkarak odasına koştu. Kapıyı sıkıca kilitlerken anne ve babası birbirine bakıp arkasından takip ettiler. "Ada, kapıyı açar mısın?" Deyip kapıyı tıklatan Ahmet Bey, hala gülümsüyordu. "Hayır baba açamam! O hayaletleri kovmadığın sürece çıkmayacağın bu odadan!"  Diye korkuyla odasında yatağının altında gizlenmeye devam ederken, Ahmet Bey derin bir nefes aldı. "Kızım, hayaletler duvarlardan geçebiliyor. Kapıyı kapatman hiçbir şey değiştirmeyecek. O yüzden aç kapıyı" Ada gizlenmiş olduğu yatağın altından hızla çıktı. Korkuyla etrafa bakınıp odanın kapısını açtığı gibi önünde duran babasına sarılıp iki gözünü sıkıca kapattı. "Baba gidelim, Lütfen. Taşınalım. Bu evde kalamam ben artık" Ahmet Bey sıkıca sarılmış olan kızını geriye çekip gözlerine baktı. "Hayalet yok kızım." "Var, duydum seni" Deyip hala görmekten korkarak sıkıca kapalı tutuyordu gözlerini.  "Hayır, ben hayalet var demedim. " Ada yavaşça gözlerini açarken, babası ona bakıyordu. "Doğru mu baba? " Diye korkuyla sorduğunda, Ahmet Bey gülümsüyordu. "Doğru." Ada etrafa iyice baktıktan sonra korkusu tam geçmese de hissettiği az bir rahatlıkla baktığında, birlikte merdivenlerden inip salona geçtiler.  "Beni iyi dinle kızım.. Dün geceki hatanı affetmemi istiyor musun? Yoksa yine ev cezası mı istiyorsun?" Diye bir köşede oturan kızının gözlerine bakıp sorduğunda, Ada geçen defalarda ki ev cezasını düşündü. Günlerce evden dışarı çıkamamıştı. Tekrar aynısını yaşamak istemeyerek babasının gözlerine bakarken başını salladığında, Ahmet Bey gülümsedi. "Bu evin tapusunu alabilmek için uzun zamandır uğraştığımı biliyorsun. Bu yüzden bana yardım etmen gerekiyor. Çünkü bunun için senden başkasına güvenemem." Ayşe Hanım şaşkınlıkla dinlerken, Ada babasına bakıyordu merakla. "Yardım mı?" Babası daha da yaklaştı yanına. "Evet, az önce sayende onaylattım ve kötü bir fikir olmadığını düşünüyorum. O evde hayaletler olduğu söylentisini yayacağız herkese." Ada şaşırıp korku dolu bakışlarıyla gözlerine baktı. "O evde hayalet mi var baba?" Diye sorup korkuyla etrafa yeniden bakındığında, Ahmet Bey gözlerine bakıyordu. "Hayır kızım yok ama biz yapacağız" "Ne? Nasıl?" "İyi dinle beni" Diyerek aklındaki her şeyi tek tek anlatırken, Ada onu sessizce dinledikten sonra ayağa kalktı. "Hayır baba, olmaz. Yapamam. Hem kim neden inansın ki?" Ahmet Bey yaklaştı yanına yeniden. "İnanır kızım, inanır" "Baba oyun oyun oynayacağımız kişi bir çocuk değil. Asla inanmaz benim bir hayalet olduğuma" Ahmet Bey gülümsedi. Bu plana hiç olmadığı kadar güveniyordu. "Kızım, normal biri olsa tabi ki inanmazdı ama bu adam başka" "Nesi başka?" "Garip birine benziyor. O eve iki hafta önce yerleşti ama sürekli  körkütük sarhoş." Ada şaşırdı. "Sarhoş mu?" "Evet, sabah çıkıyor, gece de o kadar sarhoş olarak dönüyor ki adımlarını bile zor atıyor. Senin yapman gereken çok kolay bir şey. Birkaç gün evde izini bırakacaksın. Yani evi birkaç gece dağıtırsın. Sonra birkaç gün de karşısına çıkıp kaybolursun, bir de hayalet dedikodusunu da yaydık mı? Ev bizimdir."

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Leyl Tutkusu

read
308.1K
bc

KALP HIRSIZI (Hırsız Serisi-2)

read
6.0K
bc

HÜKÜM

read
137.2K
bc

Kalbimin Derininde

read
7.7K
bc

SINIR (TÜRKÇE)

read
13.3K
bc

Ufaklık | Texting

read
1.7K
bc

Yasak İlişki (+18)

read
8.1K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook